Chandler Bolt ismini daha önce duydun mu? Eğer Online pazarlama konusunda dirsek çürüttüysen bu ismi muhtemelen daha önce duymuşsundur.
Eğer geriye kalan %99,9’luk kısımdaysan Bolt’u tanımıyor olabilirsin.
Peki, bu adam dünyanın en popüler dergilerinden biri olan Business Insider’ın kapağında ne arıyor ve konumuz olan Online Pazarlama ile ne gibi bir bağlantısı var?
21 yaşındaki bu genç Online pazarlama stratejilerinin gücü sayesinde mutfak masasından milyonlarca dolar kazanmayı başardı.
Magazin programlarında duymadığın bir başarı hikayesine sahip olan bu genç, kendi milyoner olduğu gibi başkalarının da başarılı olmasına yardım ediyor.
Şirketi Self-Publishing School, insanların Amazon gibi platformlarda kitap yayınlamasına ve geçinmesine olanak sağlıyor.
Eğer dışa dönük bir insansan kutlayacak bir özelliğinin var demektir.
Bundan yaklaşık 20 yıl önce, dışa dönük ve sosyal bir karaktere sahip olmak, zengin ve başarılı olmakla özdeşleştiriliyordu. Bunun nedeni ise aslında çok basit: Çevre (Network).
Büyük bir şirket kurman için onlarca çalışan tutman gerekiyor.
Benzer bir mantıkla büyük bir kariyere sahip olmak istiyorsan sektöründeki herkesin seni bilmesine ve isim yapmaya ihtiyacın var.
Geçen zamanda çevre sahibi olmanın önemi elbette azalmadı.
Çevre hala başarının, zenginliğin ve kariyerin en önemli ayaklarından biri olarak ortadaki yerini koruyor. Değişen şey çevreyi nasıl yapacağın.
Eskinden çevre sahibi olmak için sosyal olmak zorundayken artık koltuğunda otururken sosyalleşebiliyorsun.
Artık evinde oturduğun yerden milyon dolarlık bir şirket kurabilir, dilediğin zaman çalışarak kocaman holdingleri kanependen yönetebilirsin. Bunu da kuşkusuz online pazarlama sayesinde yapabileceksin.
Neden mi bu kadar eminim? Çünkü kafanı kaldırdığında aslında dört bir yanında yer alan tüm markaların online pazarlama sayesinde şu anda bulundukları yerlere gelebildiğini görebilirsin.
Dolayısıyla Online pazarlama seni hayallerine ulaştıracak en önemli araçtır, dersek abartmış sayılmayız. Nitekim bunu ispatlayan binlerce örnek mevcuttur.
Bu rehberde, işinin reklamını profesyonel şekilde yapmak ve başarıya ulaşmak için ihtiyaç duyacağın süreci detaylıca açıklayacağım.
Online pazarlamaya dair bilgi sahibiysen dahi bu rehberde gözden kaçırmış olduğun bazı bilgi ve örneklerle karşılaşacağına emin olabilirsin.
Online Pazarlama Tanımlamaları
Öncelikle her Online Pazarlama kampanyası Online Pazarlama çalışması anlamına gelmediğini belirtelim.
Online Pazarlama; bir firmanın adını kamuoyuna duyuracak araç, strateji ya da metotların tümüdür. Reklamın onlarca farklı yöntemi ve formu vardır.
Kimi reklamların amacı alt metni potansiyel müşterilere ulaştırmaktır.
Basitçe tanımlarsak Online Pazarlama; şirketin adını interneti kullanan herkese duyurma çalışmasıdır. Dolayısıyla internette markana dair yapılan tüm çalışmalar online pazarlama adı altında toplanabilir.
Bu başlık altında 7 ana alt dalı birlikte inceleyeceğiz.
Online Pazarlama Genel Bakış
Arama motoru optimizasyonu (SEO), konusunda zaten daha önce değinmiştik. Burada da detaylıca inceleyeceğiz. SEO’dan sonra gelen diğer bir adım ise SEM (Arama motoru Online pazarlama) yani bir anlamda SEO’nun para ödenen versiyonu.
Reklam verenler, daha fazla trafik alma umuduyla Google’a para ödüyor ve ürünlerinin ilgili hedef kitlelerine gösterilmesini bekliyor.
Diğer bir adım ise içerik Online pazarlama yani reklamcıların değerli medya ve içerik hazırlayarak potansiyel müşterilerin dikkatini çekmeye çalışması.
Bu metot aslında online pazarlama ile müşterileri satın almaya ikna etmenin masum yöntemi.
Sosyal medya Online pazarlama ise muhtemelen en bilinen pazarlama yöntemi.
Profesyonel bir şekilde yönetilen sosyal medya hesaplarına takipçi kazandırmak, çeşitli kampanyalarla, çekiliş ve promosyonlar hazırlayarak ürün satışı sağlamak.
Bu yöntemde ek olarak müşterilerle direkt iletişime girmek, bağ kurmak ve servis hizmeti sunmak gibi bonuslar mevcut.
Tıklama başı ödeme reklam modeli (PPC Pay per click), arama motoru Online pazarlama ise benzer şekilde çalışıyor ancak Google ya da Google’ın rakipleriyle sınırlı kalmıyor.
Birçok sosyal medya platformu da aynı Google gibi müşterilerine reklam yapmana olanak sağlayan reklam sistemine sahiptir. Facebook, Instagram, Twitter bu platformlar arasına başı çekiyor.
E-mail pazarlaması da bu yöntemlerden biri hatta en eskisi. Eski usul bir yöntem olmasına rağmen hala etkili.
Eğer müşterin bir şekilde e-mail bilgisini seninle paylaştıysa be ona ulaşmana izin verdiyse çeşitli kampanyalarla sürekli kendini hatırlatabilir, ürünlerini pazarlayabilirsin.
Bu saydığımız basamakları hesaba katınca online pazarlamanın ne kadar geniş bir alan olduğunu daha iyi kavrayabiliriz.
Bu metotlardan biri olan sosyal medya pazarlaması için kullanılabilecek platformları bir gözden geçirelim; Facebook, Twitter, Instagram, Snapchat, Tumblr, YouTube, Periscope, LinkedIn, Reddit
Sadece sosyal medya için bile bu kadar alternatif farken online pazarlamanın geniş bir alan olmadığını iddia etmek hata olur.
Online pazarlamanın genel hatlarına hakim olduysak artık ince detaylara geçebiliriz. Hazırsanız başlıyoruz.
SEO – Arama Motoru Optimizasyonu
SEO konusunda bir firmanın iyi olup olmadığını anlamak çok kolay.
Eğer yeterince başarılıysa zaten Google’da ilk sırada karşına çıkacaktır. Eğer ilk sıralarda göremiyorsan zaten muhtemelen rakiplerinden daha başarılı değillerdir.
Bu örnekte gördüğün gibi backlink konusunu araştırırken ‘nasıl backlink oluşturulur’ sorusunu soruyorsun ve karşına arama motoru sonuçları çıkıyor. Backlinklerini en iyi oluşturan platformların ilk sıralarda çıkması gerekecektir.
SEO, online içeriğini arama motorunun seveceği ve doğru sonuç olarak tanımlayarak kullanıcılara göstereceği şekilde hazırlama işlemidir.
Belirli anahtar kelimelerde değerli sonuç olarak tanımlanırsanız o kelimeyi arayan herkes rahatlıkla sana ulaşabilecektir.
618Media, internette arama motoru pazarlamasını en başarılı şekilde öğreten bloglardan biridir.
Örneğin, geçenlerde paylaştığımız bir içeriği inceleyelim:
Burada yaptığımız 2 şey var:
- Stratejinin işe yaradığını size kanıtlayacak görseli sunuyoruz.
- Uygulamak için ihtiyaç duyacağın tüm detaylı bilgileri paylaşıyoruz
Örnek bir çalışma olarak, niş bir alanda çalışan birine yardım ederken uyguladığımız stratejiyi inceleyelim. O basamaklar şöyle:
- Muhteşem bir veri görseli hazırlamak
- Basit ama etkili: link araştırması yapmak
- Veri görselini paylaşmak
- Potansiyel müşterilerinizi ücretsiz içerikle kendinize bağlamak
- İçerik pazarlamasından gelen bağlantılara ulaşmak
Kulağa oldukça kolay geliyor değil mi?
Aslında o kadar kolay değil. Daha doğrusu internet reklamcılarının çoğu bu adımları doğru şekilde uygulayamıyor.
Daha fazla kanıta ihtiyacın var mı?
Bloğumuza git. Geçtiğimiz yılların hiçbirinde 40’ın altında gönderi olmadığını göreceksin.
Eğer SEO çalışmamız işe yaramasaydı, sayfamız 100 binin üzerinde aylık okuyucuya ulaşmaz, 100 binin üzerinde e-mail takipçisine sahip olmaz, bu kadar az blog postu paylaşıyor olmazdık.
Elbetteki tüm bu başarımızın nedenleri bu rehberde de görebileceğin bazı noktalara dayanıyor.
Daha fazla kendimizi anlatmadan konuya geri dönemlim. 🙂
Arama motoru optimizasyonunda dikkat edilmesi gereken 2 önemli faktör var. Sayfa içi ve sayfa dışı SEO. (on-page ve off page)
Sayfa İçi SEO (On-page)
Geçtiğimiz yıllarda Google çalışma algoritmasını defalarca kez güncelledi. Paylaşılan verilere göre Google her yıl ortalama 600 güncelleme yapıyor.
Google’ın hızlı değişimlerini ve değişen kullanıcı davranışlarını tam anlamıyla takip etmek imkansıza yakın.
Tüm güncellemelere rağmen pek fazla değişmeyen şeylerden biri: Sayfa içi SEO.
Sayfa içinde SEO amaçlı yapılan aktivitelerin çoğu direkt olarak sıralamaya yönelik değil, sitede geçirilen zaman, link tıklama oranı gibi dolaylı faktörlere yöneliktir.
Örneğin, sayfa içi SEO için genellikle özen gösterilen konulardan biri başlık etiketini ve meta açıklamasını optimize etmek:Meta açıklaman ve başlığın, bir Google aramasında gösterildiğinde kullanıcının karşısına çıkan veriler anlamına geliyor.
Örneğin, biri Google’a ‘SEO ipuçları’ yazarsa, bu konuda bilgi veren sayfaların başlıkları ve meta açıklamaları karşına çıkacak.
Başlığa ve açıklamalara anahtar kelimeleri yazmak, ziyaretçilerin işini kolaylaştırmak üzere kurulmuş bir sistemdir.
Özellikle de kalın puntolar, h1, h2 gibi başlıklar kullanılarak. Ancak bunlar sıralamayı direkt olarak etkilemiyor.
Yani meta açıklamana ya da başlığına anahtar kelimeyi sıkıştırmak bir seçenek değil.
Sıralamaya etki etmiyor ancak linke tıklanma oranına etki ediyor.
Dolayısıyla içeriğine dair doğru ve ilgi çekici bir açıklama oluşturursan bunu gören kullanıcıların sitene tıklama oranı yükselecektir.
Yine dolaylı olarak, daha fazla link tıklama oranı (CTR) yakalarsan zamanla sıralaman da yükselecektir.
Yani eğer paylaşımın sıralamada bir üstünde bulunan sayfadan daha iyi tıklanma oranı alıyorsa, Google senin sayfanı bir üst sıraya taşıyacaktır.
Sayfa İçi SEO dikkat edilmesi gereken bazı ana maddelere bakacak olursak:
- Bağlantı hataları
- Anahtar kelime araştırması
- Sayfa optimizasyonu
- Hız
Bu bölümde bu 4 maddenin detaylarından da bahsedeceğiz.
Bağlanma / Linke Ulaşma Hataları ( Crawl Errors)
Bu hatalar 404 bağlantı hatasından tut, çift görüntüleme hatasına kadar çeşitli formlara sahiptir.
Ancak tüm bu hatalar ortak sonuca doğru ilerler:
- Sitenin hızını yavaşlatmak
- Sıralamanı etkilemek
- Google’dan ceza almana neden olmak
- Kullanıcıların sitenden uzaklaşmasına neden olmak
Eğer sitende bu hatayı görüyorsan bir şeyler yolunda gitmiyor demektir.
Örneğin, 404 hataları, eğer başka bir dış linkleme yapıyorsa, sitenin aldığı trafiği önemli ölçüde etkileyecektir.
Eğer paylaştığın içeriğin bir benzeri başka bir sitede de mevcutsa ve linkin çalışmıyorsa muhtemelen tonlarca trafik kaybedeceksin.
Bu gibi sorunları çözmek için kullanabileceğin en başarılı araçlardan biri: Screaming Frog
Web siteni ücretsiz olarak test eden bu teknik SEO aracı, hatayı çözmek için yapman gerekenleri sana liste halinde sunuyor.
Siteni gözden geçirtirken genellikle karşılaşılan problemler şunlar:
- Kayıp içerik ya da çift içerik hatası
- 404 hatası
Anahtar Kelime Araştırması
SEO amaçlı herhangi bir online pazarlama stratejisinin en önemli sac ayaklarından biri anahtar kelime araştırmasıdır. Anahtar kelimeler, arama motoru kullanan kullanıcıları sana ulaştıran en kritik adımdır.
Örneğin, eğer Google arama motoruna ‘SEO Rehberi’ yazarsan, bu anahtar kelimeyi hedefleyen sayfalar Google’ın yaptığı sıralamaya göre karşına çıkacaktır.
Anahtar kelimesi araştırması yapmadan önce incelemen gereken birkaç anahtar kelime tipi mevcuttur. İşte öne çıkan iki tip:
- Uzun anahtar kelimeler: Uzun anahtar kelimeler genelde 3-5+ kelimeden oluşan aramalardır. Daha nitelikli olduklarından dolayı daha küçük bir örneklemi hedef alırlar. Dolayısıyla daha az rekabet vardır ve daha az trafik getirir.
- Ana anahtar kelimeler: Kısa anahtar kelimeler olarak da adlandırabileceğimiz bu tip, bir veya iki kelimeden oluşan aramalar anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse ‘basketbol ayakkabısı’ araması, ana anahtar kelime sayılabilir. Bu keyword için rekabetin daha yüksek olacağını unutma.
İyi bir SEO stratejisi bu iki anahtar kelimenin ortak bir karışımını içermelidir. Kısa anahtar kelimeler daha büyük bir kitleyi hedefledikleri için rekabet daha yüksek olacaktır.
Buna karşın uzun anahtar kelimeler daha küçük bir kitleyi hedef alır ancak dönüşüm oranları daha yüksektir.
Detaylı bir anahtar kelime araştırması yapmak için anahtar kelime aracı kullanabilirsin. Moz, Ahrefs veya AdWords Keyword Planner gibi programlar bu konuda öne çıkmaktadır.
Yapacağın paylaşım için ya da sayfa için ilgili konu başlığını yaz:
Basit anahtar kelimeni yazdıktan sonra karşına kelimenin aylık arama hacimleri ve o kelime için rekabet sıralaması çıkacaktır.
Aynı zamanda o kelime için gelen organik tıklama sayılarını da göreceksin. Son olarak sana anahtar kelime önerileri de sunulacak.
Genel olarak ele alırsak; blog paylaşımın için anahtar kelime ararken, tıklanma hacmi yüksek olan ve rekabet oranı düşük olan uzun anahtar kelimeler bulmalısın. Bulduktan sonra o anahtar kelimeyi kullanarak sayfa optimizasyonunun diğer adımlarına geçiş yapabilirsin.
Sayfa Optimizasyonu
SEO işleminin bir diğer kritik adımı da sayfa optimizasyonudur. Bu işlem, sayfanı belirli anahtar kelimeler için ve arama motorları tarafından bulunmak için optimize etmeni sağlayacak birkaç basit çalışma gerektiriyor.
Bu çalışmanın karşılığını iste daha yüksek geri dönüş oranlarına sahip olarak alabiliyorsun.
Hazırladığın içeriği hem kullanıcı memnuniyeti için hem de arama motorları için optimize ediyorsun.
URL’lerden iç linklemeye kadar her şey sayfanın performansını etkileyecektir.
Tüm bu faktörler hem kullanıcılara samimi bir şekilde ulaşmanı sağlayacak alt yapıyı kurman için hem de Google odaklı içerik hazırlaman için işe yarayacaktır.
Örneğin, Google’da bir arama yaptığında karşına ilgili sonuçları çıkmasını istersin.
URL’den başlığa, içeriğinin yapısına kadar her şey Google tarafından incelenir ve ne kadar kullanıcı dostu bir platform olduğun hesaplanır. Bu sayede sıralaman belirlenir.
Sayfa içi optimizasyonunu ne kadar başarılı şekilde inşa edersen kullanıcılar sitende o kadar fazla zaman geçirir ve içeriklerini tüketir.
Ek olarak, iç linkleri optimize etmek (Yeni bir paylaşım yaptığında kullanacağın link uzantısı) kullanıcıları direk olarak sitenin ilgili bölümüne yönlendirmene yardımcı olacaktır.
Yeni bir blog postu yayınlamadan önce her zaman yukarıda paylaştığımız sayfa içi SEO dokümanını incele ve optimize edilmiş şekilde blog postları paylaş.
Sayfa Hızını Arttır
Sitenin yüklenme hızını arttırma konusunda başarılı olman için özen göstermeniz gereken en önemli kısım sayfa yüklemeleridir.
Google, hızlı yüklenen web sitelerini öncelikli olarak tercih ediyor. O yüzden SEO işleminde önceliğin sayfanın hızlı yüklenmesi olmalıdır.
Araştırmalar gösteriyor ki en fazla trafik alan siteler genellikle rakiplerine göre çok daha hızlı olan sitelerdir.
Google’ın son raporuna göre, sayfa açılma hızındaki birkaç saniyelik yavaşlama bile kullanıcının web sitesini daha erken terk etmesine neden oluyor.
Sonuçta Online pazarlama çağındayız. Kimsenin ekstradan birkaç saniye beklemeye tahammülü yok.
Burada önemli olan bu duruma nasıl geldiğimizin sosyolojik sebeplerini kurcalamaktan ziyade trendi yakalamak ve satış stratejimizi geliştirmek olmalıdır.
- 1-3 saniye içerisinde yüklenen sitelerin terk edilme oranı artışı %32
- 1-5 saniye içerisinde yüklenen sitelerin terk edilme oranı artışı %90
- 1-6 saniye içerisinde yüklenen sitelerin terk edilme oranı artışı %106
- 1-10 saniye içerisinde yüklenen sitelerin terk edilme oranı artışı %123
Eğer sitenin yüklenmesi 10 saniye sürüyorsa kullanıcıdan çok fazla şey beklediğinizi unutma. Bu sürede yeni bir arama yapabilir ya da geri dönüp senden bir alt sıradaki siteye tıklayarak istediği içeriğe daha hızlı şekilde ulaşabilir. Bu durumu yaşamayan yoktur.
Bir siteye tıklayıp sitenin açılmadığını gördüğünde ne kadar süre beklediğini ölç. Sonuçların ne kadar gerçekçi olduğunu sen de göreceksin.
Google’ın güncel standartlarına göre en iyi örnekler yaklaşık olarak 3 saniye ve daha altında bir sürede açılan web siteleridir. Yine de istatistiklere göre birçok kurumsal web sitesi bu rakamlara göre fazla yavaş kalıyor.
Çok şükür ki Google, web sitenin hızına dair birkaç önemli araç yayınldı: Test My Site ve Pagespeed Insights.
Bu sitelerin ikisi de web sitenin hızını önemli ölçüde arttırmana yardımcı olacak sistemlere sahiptir.
Site hızını arttırırken amacın; kullanıcıların sitede daha fazla zaman geçirmesi ve organik tıklanmalarının düşmesine neden olan siteden çıkma oranlarını azaltmak olmalıdır.
Sitenin performansını sürekli test et ve gerekli tüm optimizasyonları yapmaya devam et. Bahsettiğimiz bu araçlar bekleme sürelerini nasıl çözeceğinizi detaylı şekilde, adım adım tarif edecek.
Bu sayede web sitenizin hızını arttırarak web sitesi hız optimizasyonu konusunda işletmeni bir adım ileriye taşıyacaksın.
Başlı başına bu işlemin bile web sitenin trafiğini ve satış rakamlarını ne kadar arttırabildiğini gördüğünde Online pazarlama adımlarının öneminden bir defa daha emin olacaksın.
Sayfa Dışı SEO
Sayfa dışı SEO nedir? Bir diğer adıyla off-page SEO. Bu soruyu sormadan SEO konusunda her şeyi biliyorum diyemezsin. Neden mi?
Aslında sayfa dışı SEO, biraz önce ele aldığımız sayfa içi SEO işleminin tam tersidir.
Yani kısaca özetlemek gerekirse; sayfanın arama motorlarındaki görüntülenme sırasını yükseltmek için yapacağın site dışı işlemlerin tümü diyebiliriz.
Sayfa dışı SEO işlemini başarılı bir şekilde uygulamak için dikkat etmen gereken birkaç ana nokta var. Link inşa etmek, sosyal promosyonlara özen göstermek ve içerikleri organize etmek bunlar arasındadır.
Başka web sayfalarından kendi sayfana link vermek ya da misafir blog kurmak dahi bu sayfa dışı SEO kısmına örnek sayılabilir.
Sonuçta bu platformlardan web sitene gelen kişiler de satın alma yapabilir ve yatırım geri dönüşlerini fazlasıyla arttırabilir.
Daha iyi sayfa dışı SEO hazırlaman için birkaç yöntemi senin için derledik.
Link İnşası
Sayfa dışı SEO stratejisinin en önemli adımlarından biri link inşasıdır. 2016 yılında Google’ın strateji uzmanlarından Andrey Lipattsev’in paylaştığı bu videoya göre; bağlantılar ve içerikler, sıralamadaki yerini yükselten en önemli iki değişkendir.
Google’da bu durumu kendi yayınlarında onayladı. Yani arama sonuçlarında öne çıkmanın en önemli faktörü linklemedir.
Doğru bir şekilde yapılan link inşası firmanın satış rakamlarını da makul ölçüde arttıracaktır.
Backlinko’dan Brian Dean’in yaptığı araştırma da Google’ı doğrular nitelikte sonuç verdi.
Araştırmasına göre, sıralamada en üstte olan web siteleri aynı zamanda en iyi backlink optimizasyonuna sahip oluyorlar.
Sitende ne kadar fazla link varsa, Google’ın seni ilgili konuda otorite olarak kabul etme ihtimali de o kadar yüksektir.
Bu durum aynı zamanda içeriklerinin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor.
Elbette bu konu bu kadar basit değil. Yani bu linklerin ne şekilde ve nerelerde bulunduğu da çok önemli.
Aynı araştırma, en çok trafik alan sitelerin aynı zamanda yüzlerce farklı web sitesinde bağlantıları olduğunu da ortaya koyuyor.
Yani yalnızca kendi sitende bulunan linkler bunun için yeterli değil.
Bu linklerin birçoğu, yüksek sıralamaya sahip web sitelerinde bulunan linklerdir.
Link inşa etmek zorlu bir iş elbette ancak online pazarlama için doğru şekilde SEO yapmak istiyorsan link inşasına özen göstermen de şart.
Özetle; hangi sayıda linke sahip olduğunuz, bu linklerin kalitesi, link kaynaklarının çeşitliliği gibi birçok faktör sıralamanızı önemli derecede etkiliyor.
Link sahibi olma konusuna gelince; bunun için iyi ve ilgi çekici içeriklere sahip olman şart. Sıralamada en başta çıkan web siteleri Google’ın yıldızlarıdır diyebiliriz. Zaten bu kadar çok linke sahip olmalarının ve sayısız içeriğe sahip olmalarının sebebi de bu’dur.
“Nasıl sıralama yükseltilir’ diye soran birçok uzmanın yapılan araştırmalardan çıkardığı sonuç;
Basitçe açıklamak gerekirse: İçerik hazırlamaya ayıracağın süre toplam zamanınızın %90’ı, linkleme işlemine ayıracağın süre toplam zamanının %10’u olmalıdır.
Bu iki adımdan birini başarılı şekilde uygulamadığında bütün çaban boşa gidebilir.
Önemli olan bu dengeyi korumak ve kaliteli içerik hazırlamaya özen gösterdiğiniz gibi link inşasına da özen göstermendir.
Kaliteli içeriklerin olmadığı sürece linklerinin ne kadar iyi olduğunun pek bir önemi yok. Bu durumda siteni ziyaret eden kullanıcılar da kalıcı olmayacaktır.
Böylelikle trafiğin düşer ve nihayetinde satış rakamların da bundan etkilenir.
İlginç şekilde backlink işleminin tüyolarından biri, içerik hazırlarken diğer influencer’lardan da (popüler kişi/hesap) bahsetmektir. Başkalarına da referans veriyor olman içeriğine değer katar.
Sonuçta hepimiz insanız ve egoya sahibiz. Beğenilmek ve referans gösterilmek herkesin hoşumuza gider.
Bu sayede bonus olarak pozitif geri dönüşler alacağını da unutmamak gerekir.
Örneğin, Shopify’ın yaptığı işleme bakalım.
Shopify’a katkı sağlayan influencer’lara referans vererek teşekkür ediyor. Hem içeriğini zenginleştiriyor hem de bu sayede iyi bir geri dönüş alarak başka platformlardan link alıyor.
Bu sayede adı geçen influencerlar, bu postu kendi hesaplarında ve platformlarında paylaşarak dolaylı olarak web sitesine destek oluyor.
Sosyal Paylaşım
Sayfa dışı SEO çalışmana dolaylı olarak en çok katkı sağlayan yöntemlerinden biri sosyal yayın yapmaktır.
Bu işlemi sıralamanı direkt olarak arttıracak faktörlerin arasına sokamayız ama sayfa dışı backlink alman için önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz.
Hazırladığın postu web sitende yayınladıktan sonra sosyal medyada da paylaşmak, yeni kitlelere ulaşmanı sağlayacaktır.
Ne kadar fazla kullanıcı bu paylaşımdan etkilenirse o kadar fazla marka bilinirliğine erişmiş ve o kadar fazla link almış olursun.
Bu paylaşımları yapmanın kolay olmadığını ve fazlaca vakit aldığını biliyoruz.
Eğer sosyal kısmı yönetmek için vaktin yoksa ücretli sosyal medya yönetim platformalarından yardım alabilirsin.
LinkedIn gibi platformların da sayfa dışı SEO işlemi için önemli olduğunu unutma.
Sosyal platformların tümünü hesaba katabilir, en iyi trafiği aldığın platformları aktif olarak kullanmaya devam edebilirsin.
Son paylaşımları yeniden post atmaktan öte, LinkedIn’de makale yazarak web sitenize trafik aktarabilirsin.
Örnekte gördüğünüz gibi, LinkedIn makaleleri sadece blog paylaşımını durum kısmına koyup güncellemekten ibaret değil. Aslında bundan çok daha fazlası.
LinkedIn, yeni bir makale paylaştığında senin bağlantılarına yeni bir makale paylaştığına dair bildirim iletiliyor.
Yani seni takip eden herkes, yeni bir makale yazdığından haberdar oluyor. Bu durum, seni takip eden kişilerin paylaşımını ana sayfada görmesiyle aynı şey değil elbette.
Birinde yalnızca ana sayfaya tıklandığında akış arasında görüntülüyorsun.
Diğerinde ise kullanıcılar direkt olarak yaptığın paylaşımı biliyor ve bildirime tıklayarak içeriğine ulaşabiliyor.
Elbette içeriğin onlar için yeterince ilgi çekici ise tek tık ile web sitene trafik sağlamış oluyorsun.
Bu paylaşımlar için blog postunun giriş kısmını ya da ilgi çekici bir kısmını kopyalayabilir, sonuna da ‘okumaya devam et’ şeklinde link ekleyebilirsin.
Buradan ekleyeceğin köprüyle de direkt olarak web sitene trafik çekebilirsin.
Bu sayfa dışı SEO taktiğini uygulamak için LinkedIn hesabını aç ve ‘Bir gönderi başlat’ kısmına tıkla.
Bundan sonra blog postundan istediğin görseli alıp gönderiye ekle ve başlık ile giriş bölümlerini kopyala yapıştır yap.
‘Okumaya devam et’ etiketini de yazının devamına ekledikten sonra arkana yaslanıp trafiğin web sitene akmasını bekle.
SEM – Arama Motoru Pazarlaması
Arama motoru pazarlaması dediğimiz SEM, aslında SEO’nun kuzeni sayılabilir.
İçeriğini optimize edip uzun bir emek ve çaba sonucunda organik olarak ilk sıralarda listelenmek istediğini biliyoruz.
Dijital dünyada tam olarak herkes aynı amaca sahip. SEO tam olarak buna yardımcı olurken SEM ise aynı sonuca para ödeyerek ulaşmana yardımcı oluyor.
Yani aynı amaca hizmet eden iki farklı yöntemin paralı olanı diyebilirim.
Bunun sayesinde arama sonuçlarında ilk sırada görüntüleneceksin ve bolca tık alacaksın ancak aldığın her tıklamanın parasını ödemen gerektiğini unutma.
Bu tıklamaların bedeli ise standart ürün satın alma sürecinden biraz daha farklıdır. Bu tıklama ücretlerinin detaylarına ileride değineceğiz.
Elbette, hangi anahtar kelimelerde ilk sırada listelenmek istiyorsan ödemen gereken ücret de ona göre değişecek. Herkesin reklam vermek istediği anahtar kelimelerde ciddi oranda rekabet olduğu için fiyatlar da ona göre daha yüksek olacak.
Yani burada fiyatı asıl belirleyen etken, o anahtar kelimenin reklam verenler için ne kadar değerli olduğudur.
Bazı anahtar kelimler için bir tıklamanın birkaç yüz lira tutabileceğini unutma. Bazen tek bir tıklamanın 600 ₺’ye patladığını bile görmek gerçekten insanı şaşırtıyor.
Elbette bu kadar değerli anahtar kelimelere reklam veren firmaların bu tıklamalar sonucunda elde ettiği gelirler de yüksek oluyor.
50 bin ₺’lik bir saat reklamı yapıyorsan o reklama ödeyeceğin birkaç yüz ₺’ye pahalı diyemezsin herhalde.
Bahsettiğimiz mali sebeplerden dolayı bu stratejinin başarılı ama pahalı bir tercih olduğunu belirtelim. Eğer hızlı sonuç almak istiyorsan ve yeterli bütçeye sahipsen, bu strateji üzerinden ilerleyebilirsin.
Bu sayede alternatif yöntemlere göre daha hızlı sonuçlar alırsın ve emekten ziyade harcadığın paranın karşılığını alırsın. Emeğin karşılığı her konuda olduğu gibi Online pazarlama reklamlarda da daha ağır ancak daha kalıcı bir etki bırakacaktır.
Şunu da belirtelim ki birçok firma, iyi bir geri dönüş alıp alamayacağını dahi bilmeden, Google AdWords kampanyalarına on binlerce lira harcıyor.
Kimi firmalar bu on binlerce doların karşılığını fazlasıyla alırken kimileri ise yalnızca reklam bütçesini çar çur etmiş oluyor.
Yani parayla reklam vermek de görüldüğü kadar basit değil. Dikkat edilmesi gereken birçok husus var.
Online pazarlama işlemini ciddiye alan ve başarıyla uygulayan firmalar sırf bu reklamlar için ya kendi birimini kuruyor ya da profesyonel danışmanlık firmalarıyla çalışıyor.
SEM arama motoru pazarlamasında başarılı olmak için ücretli bir ürün ya da hizmet sunuyor olmalısın. Eğer henüz potansiyel müşterilerine ücretsiz içerikler sunma aşamadaysan SEM ile henüz işin yok demektir.
Zaten paran sen daha SEM demeden bitecektir ancak henüz bir şey satmadığın için geri dönüş olarak da bir şey kazanamayacaksın.
Bu işlem daha satış odaklı, direkt olarak gelire dönüşecek reklamlar için kullanılmalıdır. Aksi halde yine reklam bütçeni ücretsiz ürün dağıtmaya harcamış, daha satış yapamadan onlarca lira harcamış olursun.
Şanslısın ki sonuç getirmeyecek tıklamalara para harcamaktan kaçınmanın bir yolu var.
Kampanyanın amacını ‘dönüşüm’ olarak belirlediğinde, paylaştığın reklam üzerinden sana ulaşıp ürünlerini satın alan kişileri görebilirsin.
Bu metotla verdiğin reklam ücretinin reel olarak ne kadar satışa sebep olduğunu görebilir, maliyet ve reklam hesaplarını gerçek verilere dayanarak düzenleyebilirsin.
Google geçtiğimiz günlerde paylaştığı örnek çalışmalarda; Google AdWords’e yüzbinlerce dolar harcayan ancak karşılığında kat be kat daha fazla satış yapan bazı müşterilerini referans olarak göstermiştir.
Bu firmaların yatırım geri dönüşü (ROI), emlak gibi birçok yatırım aracından çok daha iyi performans göstererek 5, 10 hatta 20 kat daha fazla kazanç sağladı.
İşte buna internet reklamcılığının gücü diyoruz. Online pazarlama dünyasında bu rakamlara ulaşmak gayet mümkün.
Kendi sektöründe yaptığın geleneksel reklam modellerinin karlılık oranını düşünürsen bu rakamların ne kadar yüksek olduğunu görebilirsin.
İster profesyonel bir firmanın reklamlarını hazırlıyor ol ister bireysel olarak yeni kuracağın e-ticaret sitesinin temellerini atıyor ol; Google AdWords’e giriş yaparken sana ilham kaynağı olacak en önemli isimlerden biri: Jerry Banfield.
Udemy adlı eğitim videoları ve dokümanları sunan sitede kurslar satan Jerry, aylık 30 bin doların üzerinde kazanç sağlıyordu. Şu anda orada değil gerçi ama sitesinden ya da Youtube kanalından kendisine ulaşabilirsin.
Bu gelirlerin çok büyük bir kısmının Google AdWords sayesinde elde edildiğini söylesek şaşırır mısın?
Tek başına çalışan girişimci ruhlu Jerry, tek kişilik bir ajans gibi davranarak arama motoru reklamına ağırlık verdi. Birkaç kursunu hazırladıktan sonra ise SEM konusundaki yeteneğini kullanarak yaptığı işi başarılı bir şekilde ticarete döktü.
Elde ettiği sonuçları sen de inceleyebilir, istersen Udemy üzerinden Jerry’nin eğitimlerini satın alabilirsin.
‘’Bu kursu inceleyip reklama nasıl 6,661.28 dolar harcadığımı ve bu sayede nasıl 314,793.28 dolar kazandığımı görebilir, siz de aynısını yapabilirsiniz. Bu kursa istediğiniz seviyedeki Google AdWords bilgisiyle katılabilirsiniz. Yani bir sınırlama yok. Kursa katılıp canlı bir şekilde nasıl reklam kampanyası düzenlediğimi ve sıfırdan başlayarak nasıl milyonlar kazandığımı görün. Canlı bir şekilde benim başarılı reklam kampanyası oluşturma sürecimi inceleyin ve benimle birlikte yürüyerek siz de kendi Google AdWords hesabınızı açın. ‘’
%4700 yatırım geri dönüşü oranı?
Fırsatlar ülkesi tabirini hak eden bir yer varsa bu artık kesinlikle Online pazarlama dünya olmalı!
Birçok sektörde yapacağın yatırımlarda bu rakama ulaşmak hayallerin bile ötesinde. Bu rakamın mimarı ise başarılı şekilde yapılmış Google AdWords’den başkası değildir.
Jerry’nin ücretsiz kursu da AdWords’e yeni başlayanlar için faydalı bir ders açıkçası. YouTube üzerinden de videoya ulaşabilirsin.
Online Pazarlama Stratejilerinin En Önemli Adımı: İçerik Pazarlaması
İçerik pazarlama konusunda uzman isimlerden Jon Morrow, muhteşem içeriklerin yeterince tık almamasından şikayetçi olarak insanlara yardım etmeye karar veren bir uzman ve açıkçası şu anda kendi blog sitesinin aylık 500 bin üzerinde okuyucusu var.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, içerik pazarlaması tamamen doğru zamanda, doğru kitleye değer katacak içerikler sunmaktan geçiyor. Kullanıcıların içeriğini okumasını istiyorsan onlara ilgi alanlarına giren, kaliteli içerikler sunmalı, bu içerikleri doğru zamanda, doğru bir dil ile onlara sunmalısın.
Aksi halde müşterilerinizi sıkarak içeriklerine yabancılaşmasına sebep olabilirsin. Elbette markan da bu durumdan oldukça kötü şekilde etkilenir.
Başarılı içerik pazarlamasının ilk adımı da elindeki ürünün ne olduğunu iyi tanımlamaktan geçiyor. Ev ödevini çok iyi yapan Jon da 6 haneli rakamlar kazanacak seviyeye tam olarak böyle ulaştı.
Evet, Jon’un aylık geliri birçok kişinin yıllık gelirinden daha fazla.
‘’Benim hakkımda bilmeniz gereken ilk şey, tekerlekli sandalyemde sesimle çalışan silahlar olduğu ve bunları kullanmaktan çekinmeyeceğim.
Tamam, bu söylediklerimde ciddi değilim ama yaptığım şey en az bu kadar ‘cool’
Gördüğünüz gibi bende SMA hastalığı var ve yıllar içerisinde yüzümden başka hiçbir uzvumu hareket ettirememeye başladım. Şu an size sesi yazıya döken bir program ile yazıyorum.
Bunun dışında; ses tanıma sistemini anlattığım videomu inceleyebilirsiniz. Ayrıca giydiğim kazağın beni olduğumdan daha şişman gösterdiğini de not düşeyim: ‘’
Jon bunların hepsini yalnızca sesiyle yapmayı başardı.
Pazarlama stratejisini bloğunun ana hedefi yapan Jon, işini zirveye nasıl çıkarttığını öğrenmek isteyecek onlarca okuyucunun olduğunu biliyordu. Jon, insanlara kendi işinde uyguladığı pazarlama stratejisini öğretmenin faydalı olacağını, ona yeni müşteriler ve hayranlar kazandıracağını da biliyordu.
Bu sayede onun müşterisi olan firmalar da kısa zamanda büyüme yakalayacak ve satışlarını arttıracaktı.
Aynı bizim gibi o da adım-adım pazarlama taktiklerini paylaşıyor, ekran fotoğraflarıyla, sonuçlarla ve detaylı bilgilerle müşterilerini aydınlatıyor.
Sektörde bu kadar fazla bilgi paylaşan kaynaklara ulaşmak pek kolay değil.
Eğer konuyu biraz araştırdıysan hazırladığımız bu rehberin benzerini bulmanın kolay olamayacağını zaten biliyorsunuzdur.
(Kendimizi övmeyelim mi arada? 🙂 )
Bu arada e-posta bültenimize üye olmadıysan üye olabilirsin, en yeni makaleler geldikçe seni haberdar ediyor olacağım.
Sonuçta eğer insanlara A noktasından B noktasına nasıl gidebileceğini öğretiyorsan, yaptığın işin taktir edilmesi ve takipçilere ulaşman oldukça mümkündür.
Bundan da öte, Jon, sektörde bilgili diğer insanları da eğitimlerine dahil ederek takipçilerine farklı bakış açıları sunmayı da ihmal etmiyor. Böylelikle online pazarlamanın ilişki kurma Google Analytics, e-mail pazarlama gibi konularında da bilgi sahibi olabiliyorsun.
İdeal içerikler hazırlamak için neler yapılması gerektiğini merak ediyorsan 618 Media olarak paylaştığımız içerikleri incelemende fayda var.
Neden İçerik Pazarlama
Neden içerik pazarlamasına ihtiyaç duyarsın? Cevabı basit çünkü içerik pazarlaması aynı zamanda SEO demektir.
Google’a göre, sıralamayı etkileyen en önemli iki faktörden biri içeriktir. Ne kadar kaliteli içerik hazırlarsan o kadar fazla trafik çekersin ve organik aramalardan müşteri ipuçları alırsın. Bu sayede de potansiyel müşteriler yaratıp ürününü pazarlar, satış rakamlarını yükseltirsin.
Eğer SEO pazarlama stratejisine nasıl başlayacağını düşünüyorsan yapacağın ilk iş içerik üretmek olmalıdır. Potansiyel müşterilerinin firmanı organik aramalarla bulmasını sağlamanın tek yolu içerik oluşturmaktır.
Elbette bu içeriklerin kalitesi de web sitene müşteri çekebilmen için önemli bir etkendir.
Örneğin, firmanın bilinirliğini arttırmaya çalışan bir avukat olduğunu varsayalım. Web sitene organik trafik çekmek için içeriklere ihtiyacın olacak.
Bu durumda ‘arabanı çarptığında ihtiyacın olacak 10 değerli bilgi’ şeklindeki bir içerik, Google’a ya da diğer arama motorlarına ücret ödemeden, web sitene trafik çekmeni sağlayacak bir içerik olarak öne çıkacaktır.
Gördüğün gibi içerik oluşturmak deyince aklına klasik web sitelerinde bulunan; hakkımızda, biz kimiz, tarihçemiz gibi standart içeriklerin gelmemesi gerekiyor.
Elbette firma kimliğini tanımlaman, tarihinden bahsetmen de önemli ancak burada kastettiğimiz şey, müşterilerinin arama motorunda kullandığı kelimeleri içerecek, ilgi çekici içerikler oluşturmak.
Bu içerikleri kaliteli biçimde oluşturmanın yolu da yaratıcı düşünceden geçiyor. Müşterilerinle empati yaparak onların ilgili ürüne ya da hizmete dair hangi içerikleri ilgi çekici bulacağını düşün.
Bu bağlamda düşünerek yola çıkarsan müşteri odaklı içerikleri daha başarılı biçimde hazırlayabilirsin.
Diğer bir konuda bu içerikleri paylaşma sıklığın. İçerik pazarlaması asla tek seferlik bir çalışma değildir. Hazırladığın tüm içerikleri tek seferde sitene yüklemek ve bir daha herhangi bir hamle yapmamak yanlış bir adım olacaktır.
Önemli olan web siteni aktif bir şekilde kullanarak ürün ya da hizmetinle ilgili sık sık içerikler paylaşmaktır. Bu içeriklerin kapsamı da görselden videoya, yazıdan giflere kadar her şeyi kapsayabilir.
Uzmanlara göre, ayda 16’nın üzerinde paylaşım yapan web siteleri daha yüksek trafik elde ediyor.
Ayda 16 defadan fazla içerik paylaşmak yalnızca web sitene gelen trafiği arttırmakla kalmıyor aynı zamanda potansiyel müşterilere ulaşma şansını da arttırıyor.
Ne kadar blog tabanlı içeriğe sahip olursan Google’da o kadar fazla indeks sayfasına sahip olursun. Bu ikisini birlikte yaptığında web sitene gelen potansiyel müşterilere ulaşma konusunda çıtayı oldukça yukarı çekmiş olursun.
Güçlü bir SEO çalışması için içerik pazarlaması büyük öneme sahip.
Elbette, ürün sayfanı ya da ana sayfanı güncellemek de önemlidir ancak bunlar seni yeni trafik sağlamaz. Yalnızca siteni zaten ziyaret eden kullanıcılara daha şık bir görünüm sunmuş olursun.
İçerik pazarlaması ise firmanızdan daha önce haberdar olmayan, seni ilk kez keşfedecek kullanıcılara ulaşmanı sağlayacaktır.
Buna ek olarak, yatırım geri dönüşü ROI oranları üzerinde de inanılmaz bir etkiye sahip olacaksın.
İlk birkaç ayda potansiyel müşteri başı maliyet %80 oranında azaltılmış.
İçerik pazarlaması hızlı şekilde başarı getirecek bir adım olmasa da uzun vadede görünürlüğünü arttıracak daha etkili bir yöntem de bulunmamaktadır.
İçerik çalışmasından sonuç alman birkaç ay sürse de müşterilere ulaşmak için para harcamanız gereken diğer yöntemlere göre çok daha ucuzdur.
İçerik pazarlaması, daha fazla müşteriye ulaşmak isteyen tüm firmalar için hala en önemli adım olma özelliğini sağlıyor. Bu yüzden birçok kurumsal marka içerik pazarlaması için personel çalıştırıyor.
Şimdi içerik pazarlamasının detaylarına girme ve bu treni yakalama zamanı geldi.
Peki, blog sayfası yönetmekle uğraşmak istemiyorsan ne yapmalısın? İçeriğimin devamında şirket hedeflerini gerçekleştirmek için kullanabileceğin diğer içerik pazarlaması yöntemlerini yakından inceleyelim.
İçerik Pazarlaması Formları
İçerik pazarlaması konusundaki yazıların birçok farklı formu mevcut.
Örneğin, Daisy Jing, Shopify mağazası olan Banish sayesinde yıllık 3 milyon doların üzerinde gelir sağlıyor.
İçerik deyince aklına yalnızca düz metinler gelmesin. İçeriğin içinde blog paylaşımları, fotoğraflar, podcast’ler, viral videolar ve çok daha fazlası vardır.
Eğer güçlü yönün yazı yazmak ya da düzenli blog tutacak içerikler oluşturmak değilse bu model sana uymuyor demektir. Yine de endişe edecek bir şey yok.
Kullanıcıların ilgisini çekecek diğer formlarda içerik üretebildiğin sürece başarıya ulaşman mümkün.
Örneğin, ilgi çekici videolar hazırlayıp YouTube’a yükleyebilirsin. Bu videolar sana hem Google aramalarında hem de YouTube aramalarında üst sıralarda görüntülenmeni sağlar.
Her zaman olduğu gibi, içerik firmalar için birçok amaca hizmet eder:
- Marka bilinirliği yaratmak: İçeriğini ve firmanın ismini videolarda, içeriklerde, fotoğraflarda paylaşarak yeni kişilerin firmanı tanımasını sağlayabilirsin.
- Güvenilirlik sağlamak: Bilgi verici, veri açısından zengin içerikler hazırlamak kullanıcıların sana güvenmesini ve ilgili konuda bilgili olduğunu düşünmesini sağlar. Böylelikle kullanıcılarla bir bağ oluşturursun.
- Trafik oluşturmak ve satış: Tüm içeriklerini hazırlarken ROI oranlarını ve yatırım geri dönüşü konusunu aklından çıkartma. Nihayetinde arzuladığımız şey yaptığın yatırımın karşılığını en iyi şekilde almaktır.
Peki, ya video bazlı içerik hazırlayacak kadar vaktin yoksa?
O zaman sen de Pura Vida Bracelets gibi daha fotoğraf odaklı bir blog hazırlayabilirsin.
Hayır işleri için bileklik satan bu firmanın bloğu tam olarak amaca hizmet eder tarzda oluşturulmuş.
Kimse bileklikler hakkında uzun yazılar okumak istemez. Böyle bir alanda önemli olan şey orijinal, çekici fotoğraflar ve tasarımlar sunmaktır.
Sosyal hayata dayalı, indirilebilir ve paylaşılabilir görseller hazırlayın ve müşterilerinize sun.
Buradan çıkaracağımız sonuç; her sektörün kendine özgü dinamikleri vardır ve her blog aynı formda olmak zorunda değildir. Önemli olan hangi tipteki içeriğin işletmeniz için en ideal yöntem olduğunu keşfetmektir.
Müşteri Yolculuğu İle İçerik Haritalama
Şu soru aklını karıştırıyor olabilir: İçerik paylaşmak nasıl satışlarımı arttırabilir ve bana yeni müşteriler kazandırabilir?
Aslında bu sorunun cevabı biraz karmaşık. Bunu açıklamanın en kolay yolu, müşteri yolculuğu başlığını açıklamaktan geçiyor.
Şöyle açıklayalım;
Bir kullanıcı siteni ziyaret ettiğinde ya da sosyal medya üzerinden markanla ilk defa etkileşime geçtiğinde senden ürün satın alma ihtimali düşüktür.
Bunun sebebi basit: henüz seni tanımıyorlar ve markana güvenmiyorlar.
Google’a ‘ayakkabı’ yazıp ilk karşına çıkan ürünü satın alıyor musun? Hiç sanmıyorum. Bu süreç her zaman biraz daha zaman ve güvene dayalı şekilde ilerler.
Müşteriler satın alma işlemlerini mantık çerçevesinde yaparlar. Bu mantık şablonunu oluşturmak için ise bir süreçten geçerler.
Bu sürece Online pazarlama dünyada ‘müşteri yolculuğu’ adı verilir.
Bu süreçte müşteriler; sorunlarını ve ihtiyaçlarını analiz eder, alternatif çözümleri araştırır ve sonunda bir karara varır.
Bu demek oluyor ki içerik pazarlama çalışmalarının müşteri yolcuğu ile paralel olarak ilerlemesi gerekiyor.
Bu süreci detaylı bir şekilde işleyerek müşterinin ihtiyaç duyduğu şeyi tanımlamalı, neden seni tercih etmesi gerektiğini ispatlamalı ve doğru zamanda satın alma reklamını sunmalısın.
Örneğin, eğer potansiyel müşterin henüz sei tanımıyorsa web sayfanda ondan mail adresi ya da telefon bilgini istemek müşteriyi kaçırmana neden olabilir.
Ancak müşteri firmanı tanıdıktan, referanslarını bildikten sonra bu bilgileri istersen potansiyel müşteriyi gerçek müşteriye dönüştürmüş olursun. Bu müşteri firmandan haberdardır ve ürettiğin içerikleri, kampanyaları görmeyi isteyecektir.
Bu sürecin özeti, müşterinin hangi adımlardan geçtiğini iyi anlayarak doğru adımda doğru bilgiyi sunmaktır.
Örneğin;
- Bir aşamada müşteri problemin farkındadır ve sorununu çözmek istiyordur. Bu durumda müşterinin firmanıza duyduğu ilgiyi arttırmak için inografik, ya da ilgi çekici bir video gösterimi doğru adım olabilir.
- İkinci aşamada, müşteri hangi seçeneklere sahip olduğunu araştıracaktır. Bu aşamada vereceğiniz detaylı bilgiler, neden senden alışveriş yapması gerektiğini açıklamak üzerine olmalıdır. Ürün ya da hizmet kaliten, referansların gibi birçok detay önem arz eder.
Blog paylaşımları marka bilirliği yaratmak için ideal bir araç olsa da müşterileri satın alma işlemine yönlendirmek için yeterli değildir. Bu paylaşımların fonksiyonu müşterileri sana çekmektir, alışveriş yapmalarını sağlamak değil.
Eğer bu yolculuğa dair fikir sahibi olmak istiyorsan işte sana detaylı bir liste:
İçerik Yayınlama Ve Farklı Platformlarda Paylaşma
İçeriği hazırladıktan sonra sıradaki adım bu içeriği yayınlamakta ve mümkün olan tüm platformlarda paylaşmakta.
İçerik başlı başı güçlü bir silah elbette ancak hazırladığın içeriği sosyal medyada paylaşmak ve diğer platformlarda yayınlamak da trafik açısından oldukça önemli.
Bu sayede web siteni ziyaret edecek kullanıcı sayısını arttırabilir, içeriklerine çeşitli linkler bağlayabilir ve sıralamanın artmasını sağlayabilirsin.
Elbette sıralamanın artması daha fazla satış yapman için büyük önem taşıyor.
Bu konuda uygulanan en genel yöntem ilgili içeriği sosyal medya platformlarından paylaşmaktır. Bu işlem için de Buffer gibi uygulamaları kullanabilirsin.
Bu gibi uygulamalar, paylaşacağın içerikleri toplu olarak hazırlama ve istediğin zamanlarda otomatik olarak yayınlama konusunda işini kolaylaştırabilir.
Bir hafta boyunca yapacağın paylaşımları hazırla, hangi gün, hangi saatte, hangi paylaşımın yapılacağına karar ver ve arkana yaslan. Gerisini Buffer halledecektir.
Hazırladığın içerikleri farklı platformlarda paylaşmak (content syndication) da içeriğini daha fazla kişiye ulaştırmak için faydalı bir yöntemdir. Blog içeriklerini, video ve fotoğraflarını 3. parti web sitelerinde paylaş, marka bilinirliğini arttır.
Neden İçerik Sendikasyon Bu Kadar Önemli?
İçerik sendikasyonu veya Content Syndication, web içeriğini birçok çevrimiçi siteye dağıtmak için bir yöntemdir. Sendikasyon çok önemlidir çünkü daha fazla trafik üretir, SEO sıralamalarını iyileştirir ve marka bilinirliğini artırır.
Web içeriği sendikasyonu kurmanın en kolay yolu, abonelerine son zamanlarda eklediğin web içeriğinin bir özetini veren web yayınları oluşturmaktır.
Web beslemeleri, ziyaretçilerinin bir web portalı, e-posta veya bir haber okuyucu tarafından otomatik olarak gönderilen sık güncellemelere abone olmalarını ve bu güncellemeleri edinmelerini sağlar.
Sendikasyon için en uygun içerik şunları içerir:
- Makaleler
- Basın yayınları
- Ses (podcast’ler ve mp3 dosyaları)
- Videolar
- Forum
- Blog gönderileri
İçeriğin Nasıl Yayınlanmalı?
Bir web siten, ses ve / veya video içeriğin veya fotoğrafların varsa, içeriğinin feed’i için bir seçenek sunabilirsin. Bunu yapmak istiyorsan, feed okuyucunu (Feedburner gibi) seçmeli, bir hesap oluşturmalı ve Web sitesi sayfalarınızın altına bir abonelik düğmesi eklemelisin.
İçerik Sendikasyonu Online Pazarlama İçin Neden Bu Kadar Önemli?
İçerik sendikasyonunu daha önce de belirtildiği gibi online pazarlama stratejinin bir parçası haline getirdiğinde, marka bilinirliğini artıracak, arama motorlarındaki sıralamanı iyileştirecek ve web sitene daha fazla trafik çekeceksin.
Bunun sonucu olarak, artan trafiğin daha nitelikli ve daha hedefli olacaktır, bu da sonunda web sitendeki ve / veya blogundaki diğer sayfalara yönlendiren satışlara ve yüksek kaliteli gelen bağlantılara dönüşecektir.
İçeriğini değiştirmek, zaman zaman yapmak için de mantıklı bir şeydir. Bu şekilde, içeriği yazman ve yayınlaman için gereken süre boyunca içeriğinden büyük bir değer elde edersiniz.
İçeriğinizi verimli ve düzenli bir şekilde yeniden kullanırsanız, çok etkili bir içerik sendikasyon aracından yararlanır ve bundan çok fazla kilometre alırsınız.
Kullanıcılar çevrimiçi bilgi ararken çok özel bilgiler arıyorlar. Kendileri ve sorunları ile ilgili bilgiler arıyorlar. Genellikle eğlenceli, haber değeri olan veya eğitici bilgilerdir.
Nadir durumlarda, bu tipik olmasa da, aslında bir şey satın almak istedikleri noktadadırlar.
Bunu göz önünde bulundurarak, pazarlama stratejiniz söz konusu olduğunda sahip olmanız gereken ilk hedef, ziyaretçilerinizin ihtiyaçlarını ve arama kriterlerini karşılayan anlamlı ve alakalı bilgilerle ilgilenmektir.
Ziyaretçiler okuduklarını beğenirse, muhtemelen işletmenizden sürekli bilgi güncellemeleri alabilmeleri için içeriğinize abone olmanın bir sonraki adımını atarlar.
İçerik Sendikasyonunun Unsurları
Sendikasyon yaptığınız içerik eğitici, haber değeri yüksek ve eğlenceli olmalıdır. İnternette bilgi arayan kişilerin çoğunun henüz bir ürün veya hizmet satın almaya hazır oldukları noktada olmadığını hatırlamak önemlidir.
Çoğu durumda, bilgilerini artırmak ve özel sorularına cevap almak için araştırma yapmaktadırlar.
Çevrimiçi ziyaretçilerinizin ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan içerik yazarsan, bu ziyaretçiler muhtemelen bir noktada ürünlerini ve / veya hizmetlerini satın almaya istekli olacaktır.
Sorunlarına çözüm sunan içerik sunmayı başarırsan, teklifin için marka bilinirliği yaratacaksın ve ziyaretçilerin ürünlerini ve / veya hizmetlerini satın almaya hazır oldukları noktaya gelene kadar dikkatlerini çekmeyi başaracaksın.
İş hedeflerin, ziyaretçilerini büyütmek, onları müşterilerine dönüştürmek ve onları sadık müşteriler haline getiren ve kalmasını sağlayan iyi ve / veya hizmetler sunmak olmalıdır.
İçerik Sendikasyon Stratejisi Başarıyla Nasıl Çalıştırılır
İçerik sendikasyon stratejin söz konusu olduğunda izlemen gereken birkaç adım vardır.
- Nişini hedefleyen eğitici, haber değeri olan veya eğlenceli satış dışı, yüksek kaliteli içerik yaz.
- İçerik paylaşmak isteyen kişilerden oluşan bir ağ oluştur
- İçeriğini, içeriklerini paylaşmak isteyen kişiler ağına gönder
- Ağının içeriğine abone olmasını kolaylaştır
- Abonelerinin her zaman yayınlayacağın içerik hakkında bilgilendirildiğinden emin ol
- Otomatik yanıtlayıcı E-posta sekansına her zaman uygun aralıklarla satış sayfanın bağlantısını ekle.
İçeriğini Yazmak ve Yayınlamak İçin En İyi Yöntem
İçeriğini yazma ve sendikasyon konusunda ciddi isen, bir blogun olmalıdır. Blog oluşturman için aşağıdakiler çok zorlayıcı nedenlerdir.
- Web sitene trafik çekmek: Bir blogdaki içerik her zaman değiştiği için, arama motoru optimizasyonu (SEO) için çok iyidir. Düzenli olarak güncellenen bir blog, arama motorlarının dizine eklemeyi sevdiği anahtar kelime açısından zengin, yeni içerikler sunar. Yeni içerik çok hızlı bir şekilde dizine eklenir ve bu, potansiyel müşteriler ürünlerini ve / veya hizmetlerini ararken web sitenin daha yüksek bir sıralamaya sahip olmasına neden olur ve bu da web sitene daha fazla trafik çeker.
- Müşteriler ve potansiyel müşterilerle ilişkiler kurma: İşletmenin blogu, yorum bırakarak müşterilerin ve potansiyel müşterilerinle iletişim kurma fırsatı verir. Blog tartışmaları iki yönlü görüşmelerdir.
İlişki kurmak müşterilerinin ve potansiyel müşterilerinin seni güvenilir bulmasına yardımcı olacaktır. Potansiyel müşterileri sonunda müşterilere dönüştürmene de yardımcı olabilir. - Konu uzmanı olmak: Blogunda sunduğun bilgiler, müşterilerini ve potansiyel müşterilerini eğitmene yardımcı olabilir. Bilgini paylaşırsan ve başkalarında bilgiyi artırma yeteneğine gerçekten inanırsan, nişinde bir uzman olarak kabul edileceksin ve insanlar sana güvenecek ve sonunda sattığını satın almak isteyecektir.
- Ürünleri veya fikirleri test etme: Bir blogun gayri resmi yapısı nedeniyle, insanlar sana yeni ürünlerin ve / veya hizmetlerin hakkında erken pazar testi olarak geri bildirimde bulunmayı kolay bulurlar. Ayrıca blogunu, ne kadar ilgi oluşturduğunu görmek için yeni bir fikir veya kavram yayınlamak için kullanabilirsin.
- İşletmenin basınla olan ilişkisini geliştirme: Blogun sektörde tanınır hale geldiğinde, Basın yeni içeriğini düzenli olarak kontrol edecektir. Olumlu sonuç, sen ve işletmen daha fazla medya kapsamı alacaksın.
- Sorunların bildirilmesi: Bir blog, dikkatini kontrolden çıkmadan önce bir sor veya konuya çekebilir, çünkü okuyucularından anında geri bildirim alabilirsin. Ürünlerin ve / veya hizmetlerin, pazarlama kampanyan, müşteri hizmetlerin gibi hakkında anında geri bildirim alabilirsin.
İçerik sendikasyonunda başarılı olmanın en önemli yolu, çok sayıda yeni içerik eklemeye devam etmektir. Bunu etkili bir şekilde tanıtırsan, web sitene bir mıknatıs gibi davranacaktır. Her gün yeni ziyaretçiler web sitene çekilecek ve web siteni ziyaret eden ziyaretçi sayısı arttıkça, sonunda müşteri olma potansiyeli de artacaktır.
Bununla birlikte, büyük miktarlarda taze içerik yayınlamak kadar önemli olduğu için, bu içeriğin yerleştirilmesinin de kritik olduğunu unutmamak önemlidir.
- Feed’ine başkaları tarafından kolayca erişilebilmesi için bir Feedburner hesabı oluştur.
- Feed’ini sosyal ağlarında paylaş. İçerik yayınlarını hayranlarına, takipçilerine ve arkadaşlarına okuyabilen ve yayınlayabilen çeşitli sosyal medya kanalları vardır. Çeşitli sosyal medya profillerinde durum güncellemesi olarak görünürler.
- İçeriğini çeşitli sosyal medya gönderim dizinlerine gönder.
İçerik Sendikasyon Süreci Oluşturma
İçerik sendikasyon sürecinizin içeriğini tüm uygun sosyal medya kanallarına ilettiğinden emin olmak istersin.
- Satışlarla hiçbir ilgisi olmayan yeni, yüksek kaliteli içerik yayınla.
- İçeriği, çok sayıda takipçisi olan çok sayıda sosyal medya kanalına gönder.
- Kayıtlar hakkında yorumlar oluşturarak bu sendikasyonların görünürlüğünü artır.
Yapılacak faydalı bir şey, LinkedIn ve Facebook gibi çeşitli sosyal medya kanallarına katılmak ve sektörünle alakalı bu sitelerdeki gruplara katılmaktır.
Ortak ilgi alanlarını paylaşırsan, insanlara çevrimiçi ortamda kolayca etkileşim kuracaksın ve onlara sunduğun şeyin onlara fayda sağlayacağını göstereceksin. İçeriğini onlarla paylaştıktan sonra, içeriğini bağlı oldukları diğer kullanıcılarla paylaşmak isteyeceklerini göreceksin.
Yinelenen İçerikten Kaçınma
Arama motorları yinelenen içeriği sevmez. Yinelenen içerikle ilgili sorunları önlemenin bazı yolları vardır.
Sendikasyon yapmaya çalışmadan önce içeriğinin arama motorları tarafından dizine eklenmesini her zaman beklediğinden emin ol.
Belirli bir web sitesi ile sendikasyon sözleşmesi yaptıysan ve bu sözleşme artık tamamlandıysa, arama motorlarının onu yinelenen içerik olarak görmemesi için içeriği yeterince değiştirdiğinden emin ol.
Sosyal Medya Online Pazarlama
Sosyal medya tam anlamıyla bir canavar. Sosyal medya endüstrisi akıl almaz derecede büyük bir hale geldi ve aynı hızla büyümeye de devam ediyor.
Bu başlık neredeyse tek başına bir rehberi hak edecek kadar büyük aslında ama sosyal medya pazarlaması konusunda çığır açmış birini görmek istiyorsan aradığın kişi Gary Vaynerchuk’dur.
New York Times’ın en çok satanlar listesine giren 3 farklı kitap yazan Gary aynı zamanda devasa bir medya ajansını da yönetiyor. Elbette kitaplarının bu kadar çok satmasının sebeplerinden biri de sosyal medyayı kullanmaktaki başarısı.
Twitter’ı oldukça aktif kullanan Gary bu platformda 1,5 milyonun üzerinde organik takipçiye de sahip.
Haftanın her günü #askgaryvee_show etiketiyle video paylaştığı YouTube kanalı da alanında en fazla takipçiye sahip olan hesaplardan biri.
2,5 milyon beğenmeye sahip Facebook sayfasından hatta 20.000’in üzerinde takipçiye sahip Pinterest hesabından daha bahsetmemiştik bile. YouTuberların ve sosyal medya influencerlarının kazandığı paraları duyduysan bu takipçi sayısının ne kadar büyük bir reklam gücüne işaret ettiğini tahmin edebilirsin.
Milyonlarca kişinin takip ettiği Gary’i biraz daha yakından incelersen sosyal medya kullanma teknikleri hakkında da fikir sahibi olabilirsin.
Gary’nin yaptığı en mantıklı hamlelerden biri, içeriğin bağlamı takip etmesi sistemidir. Kendi sözleriyle ‘İçerik kraldır ancak bağlam tanrıdır.’ Yazarın burada ne anlatmak istediği biraz karmaşık gelmiş olabilir.
Şöyle açıklayalım:
Eğer paylaştığın içerik, o içeriği paylaştığın platformun bağlamına uygun değilse kaybetmeye mahkumsun.
Örneğin, Facebook durumumda bu uzun yazıyı paylaşmış olsaydık okur muydun? Pek sanmıyorum. Çünkü bu paylaşımın yeri kesinlikle Facebook durumu değil. Hatta Facebook’ta kimse uzun içerikleri okumayı tercih dahi etmiyor. Zaten bloglar ve YouTube gibi platformlar bunun için var.
Twitter’ın video platformu olan Vine’ı hatırlarsın. Bir dönem hızla yükselmişti hatta kısa bir süreliğine Vine fenomeni tabirini kullanacak seviyeye gelmiştik. Elbette birçok kişi bu platformu başarılı şekilde kullanmayı beceremedi çünkü derdini anlatabileceğin süre yalnızca 6 saniyeydi ve platformun dinamiklerini yakalayacak, o kitleye hitap edecek içerikler hazırlamak durumundaydın.
Dolayısıyla bu platformda yalnızca 2 tip içerik hazırlayanlar tutunabildi: Müzisyenler ve komedyenler.
Vine’ı aç ve en çok takip edilen kişilere bir bak. %99’unun kısa ve komik videolar çeken komedyenler olduğunu göreceksin.
Sosyal medyayı içeriklerini koyduğun ve müşterilere ulaştırdığın bir dağıtım kanalı olarak düşünmek yerine, o platformun formuna uygun hikayeler anlatmaya çalış. Instagram için ayrı, Facebook için ayrı, Twitter için ayrı şekilde hareket et ve o sitelerin bağlamına uygun içerikler paylaş.
Markalar Instagram’ı Nasıl Kullanıyor
Instagram dünyadaki en popüler platformlardan biri haline geldi. Kullanıcı sayılarına bakarsan Facebook ve YouTube’u yakalamasına pek zaman kalmamış gibi gözüküyor. Hatta geçmiş bile olabilir.
Sürekli gelişen ve birçok platformu hızlıca geride bırakan Instagram, kurumsal firmalar için de muhteşem bir platform haline geldi. Firmalar ürünlerini burada yayınlamak için yarışıyor. Instagram’ın başarılı şekilde nasıl kullanacağını tarif edelim:
Ağırlıklı olarak girişimcileri ve reklam verenleri hedefleyen içerikler üretiyor ve takipçilerimizle bunları paylaşıyoruz.
Instagram’ın görseller üzerine yoğunlaştığının bilinciyle hareket ederek, ilgi çekici fotoğraflar ve videolu içerikler hazırlayarak takipçilerime reklamcılık tüyoları sunuyoruz.
Instagram hesabın yoksa hemen kurumsal bir Instagram hesabı açıp şirketinin sunduğu ürün ve hizmetlerle alakalı paylaşımlar yapmaya başlamanda yarar var. Instagram reklamları hakkında detaylı bilgi edinmek için konuyla alakalı yazılarımıza göz atmanızda fayda var.
Firmalar Snapchat’i Nasıl Kullanıyor
Marka bilinirliği açısından unutulmaması gereken platformlardan biri de Snapchat. Facebook ya da Instagram kadar popüler olmasa da hala özgün içerikler oluşturmana olanak sağlıyor ve çokça kullanıcıya sahip bir mecra olarak ayakta. Üstelik markalar buraya kullanıcılar kadar yaratıcı bir şekilde girebilmeyi deniyor. Bu denemelerinde Snapchat’te ünlü olan kullanıcıları kullanmayı tercih eden birçok marka görebilirsin.
Örneğin, Disney, kendi reklamlarını paylaşması için Mike Platco ile anlaştı.
Bu sayede Disney’in yarattığı marka bilinirliğini ve ekstra satışları tahmin edebilirsin. Snapchat gibi platformlarda işlerinin kamera arkasını da paylaşabilir, eğlenceli bir şekilde yeni kullanıcılara ulaşabilirsin.
Farkında Olman Gereken Sosyal Medya Trendleri
Tüketici davranışları değiştikçe ve teknoloji geliştikçe trendler de değişmeye devam ediyor. Güncel veriler bize sosyal medya pazarlamasının hızla değiştiğini gösteriyor. Sosyal medya platformları ile müşterilere organik şekilde ulaşma hızı artarken bir taraftan da paylaşımlar gerçeklikten uzaklaşıyor.
Facebook bir dönem organik erişim konusunda krallığını ilan etmişken yıllardır bu konuda güç kaybediyor. Facebook’un Instagram’ı satın alması da bu durumun bir sonucu sayılabilir.
2018 yılı için hazırlanmış grafik, düşüşe dair fikir verecek cinsten. Son 6 yıldaki ortalamasıyla kıyasladığımızda ise neredeyse dibe çakılmış durumda. Peki, neden sosyal medya piyasası görüntülenme için ödeme formuna dönüşüyor?
Sosyal medya platformları büyükçe sahip oldukları kitlenin değerini daha iyi biliyor ve bu erişimleri maksimum oranda paraya dönüştürmeye çalışıyor. Bedava görüntülenme sağlamak bu platformların da pek işine gelmiyor. Sonuçta parayla satmak varken neden organik olarak gösterilsin.
Sosyal medya reklam planınızı oluştururken bunu da aklımızda tutarak dengeli bir politika izlememiz şart. Yani hem paralı hem de organik içerikleri dengeli bir şekilde kullanmalıyız.
Ödemeli Sosyal Medya Reklamcılığı
Tüm sosyal platformların kendi paralı reklam sistemi mevcut. Zaten bu platformların en önemli gelir kaynağı da bu paralı reklam modelleridir. Instagram’dan Facebook’a, Twitter’dan LinkedIn’e kadar tüm platformlarda reklam hazırlayarak özenle seçilmiş kitlelere reklamını yayınlayabilirsin.
Bu reklamlar direkt olarak hedef kitlendeki kullanıcıların ana sayfasında gösterilir. Bu hedef kitleleri kişilerin gelir durumlarına, ilgi alanlarına, iş pozisyonlarına hatta istediğin tüm detaylara göre belirleyebilirsin.
Facebook reklamlarına dair detaylı bilgi paylaştığımız sayfalara ve danışmanlık hizmetimize web sitemizdeki diğer sayfalardan da ulaşabilirsin.
Twitter’da da paylaşımlarının erişimlerini astronomik rakamlara yükseltmen oldukça kolay. Sponsorlu reklamlarla firmanın ya da ürünlerinin tanıtımını yapabilir, milyonlarca kişiye ulaşabilirsin. Bu sayede web sitene gelecek trafiği de kesinlikle hafife alma. Birçok popüler marka Twitter’dan gelen trafik sayesinde milyonlarca liralık cirolara ulaşabiliyor.
Reklamının içeriğini oluşturduktan sonra bu reklama ilgi duyacak kişilerden bir hedef kitle oluşturup yayın yapmaya başlayabilirsin. Bu sayede o kullanıcılardan gelecek etkileşim sayesinde onların takipçilerine de ulaşarak erişim sayılarını inanılmaz derecede yükseltebilirsin.
Twitter reklamı nedir? Twitter reklamı nasıl verilir? Benzeri birçok soruya yanıt verdiğimiz ve danışmanlık hizmeti sunduğumuz sayfalarımızdan detaylı bilgi alabilirsin.
Son olarak reklam vermek için en faydalı olduğunu düşündüğüm bir platformdan daha bahsetmek isterim: LinkedIn. Özellikle iş çevresinde oldukça etkin kullanılan LinkedIn, birçok farklı reklam modeline sahip. LinkedIn kullanarak hem organik trafik sağlayabilir hem de paralı reklam modelleriyle geniş çapta bir kitleye ulaşabilirsin.
LinkedIn platformunu özel yapan şey ise şirket yöneticilerine, üst düzey müdürlere, CEO’lara kolaylıkla ulaşabiliyor olman.
İçerik pazarlaması ve hedef kitle oluşturma seçenekleri de LinkedIn’in en popüler özellikleri arasında.
LinkedIn reklamlarıyla ve LinkedIn danışmanlık hizmetiyle ilgili bilgi almak için web sitemizi ziyaret edebilirsin.
Tıklama Başı Ödeme Reklam Modeli
PPC (pay-per-click) olarak kısaltılan tıklama başı reklam, içeriğine yapılan tıklama sayısına göre ödeme yaptığın reklam modeli anlamına geliyor. Bu reklam modelinde gösterim sayısına göre para vermediğin için yalnızca reklamına tıklayan insanlar ücretlendiriliyor.
Arama motoru reklamına benzettin değil mi? Çünkü bu reklam modeli de tam olarak aynı mantıkta çalışıyor. SEM, tıklama başı reklamın yalnızca bir çeşidi olsa da birçok platform, reklamlarını kitlene bu sistemde gösterme şansı da sunuyor.
Twitter, YouTube, LinkedIn gibi platformlar, tıklama başı reklam modeline sahip olan platformların yalnızca birkaçıdır.
Tüm platformlar bu tip reklam modeline izin verse de tıklama başı reklam ücreti modelini en etkin kullanan platformların Google AdWords ve Facebook olduğunu belirtelim.
Facebook’ta paylaştığın reklamlar aynı durum alanında paylaştığın gönderilere benziyor. Bu sayede reklamını görenler bunu organik paylaşımlara benzer şekilde karşılıyor.
Reklamı hazırladıktan sonra spesifik bir hedef kitle seçimi yapabiliyorsun. Örneğin, İstanbul’da yaşayan, 32-45 yaş grubunda, Tarkan dinleyen bir adamı hedef alman oldukça mümkün. Spesifik kelimesinin tam olarak tanımı da olsa olsa bu olurdu. Neredeyse direkt olarak bir kişiye reklam gösterebilmeye çok yakınsın. Yeterince detay seçersen minicik bir örnekleme dahi reklamlarını gösterebilir, spesifik hedef kitleleri sayesinde reklam kitleni kısıtlayarak bütçeni maksimum oranda kullanabilirsin.
Hedef kitleyi de belirledikten sonra tıklama başına kaç para ayıracağına karar veriyorsun.
Bunu da seçtikten sonra Facebook hem mobil hem de web versiyonunda hedef kitlene reklamlarını göstermeye başlayacak.
Reklamlarını aynı zamanda sidebar adı verilen kenar menüsünde gösterebileceğini de unutma.
İnsanlar reklamına tıkladığında Facebook direkt olarak onları web sayfana yönlendirecek. Bu sayfanın URL’sini sen belirleyeceksin ve direkt olarak ilgili sayfaya geçiş yapacaklar. Ödeyeceğin ücret de sadece bu tıklamayı yapan kişi sayısı üzerinden hesaplanacak.
Bütçen dahilinde Facebook bu reklamı maksimum kişiye gösterecek ve en çok tıklamayı elde etmeye çalışacak. Bütçe limitin tükendiğinde ve reklam süren dolduğunda ilgili reklam kampanyası sona erecek. Sonuçlardan memnunsanız Facebook sana reklam bütçesini arttırma ve reklam kampanyası süresini uzatma seçenekleri sunacak.
Bu sayede insanların ürününüzü satın almasını, içeriğini okumasını ya da reklamda olduğu gibi ücretsiz webinar kampanyanıza dahil olmasını sağlayabilirsin.
Tıklama başı ödeme PPC modelinin en iyi taraflarından biri de sorunsuz şekilde ilgili reklam platformuna uyum sağlayabilmesidir.
Reklamcılar yoğun bir şekilde promosyonlarına başladığından beri kullanıcılar reklamlar konusunda daha çekingen davranıyor. Bunu girdiğin uygulamalarda sürekli olarak karşına çıkan reklamlardan fark etmişsindir. Hepimiz bunaltıcı oranda gösterilen reklamlardan sıkılıyor, ilgili firmalara neredeyse antipati duymaya başlıyor.
Bunun en büyük sebebi nedir, diye soracak olursak cevap çok basit: alakasız reklamlar.
Lise çıkışındaki billboardlara ticari araç kampanyası reklamları yerleştirmek sence ne kadar mantıklı olur? O gençlerin araba almasının mümkün olduğunu düşünebilir misin?
Peki ya orada son model spor ayakkabıların reklamını yayınlamak nasıl sonuç verirdi? Gençlerin bu reklamdan bunalacağını düşünür müydün?
Gördüğün gibi bu reklamlarda dikkat edilmesi gereken en önemli değişkenlerden biri hedef kitle seçimidir. Yanlış hedef kitleye göstereceğin reklamlar pozitif bir geri dönüş sağlamayacağı gibi bütçeni boş yere tüketmene ve insanların markandan bunalmasına neden olur.
Spesifik hedef kitle seçimi sayesinde reklamlarını ürününle gerçekten ilgilenecek ve ileride müşterin olabilecek kişilere gösterebilirsin. Bunun için hem Facebook’un hedef kitlesini yakından inceleyebilir ve sayfanın detaylarına bakabilirsin.
Online Pazarlama Adımı: Google AdWords Hakkında Bilmen Gereken Her şey
Tıklama başı ödeme sisteminde (PPC), Google AdWords’ün zirveyi temsil ettiğini söyleyebilirim. Yani bu konuda en gelişmiş sistem Google’ın sunduğu sistemdir.
Google’ın Online pazarlama reklam gelirleri 2016 yılında yaklaşık 30 milyar dolar değerindeydi. 2019 sonunda bu yıllık rakamın 45 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Yalnızca bu rakam bile Google AdWords’ün popülerliği hakkında bilgi verebilir. İnsanların Google reklamlarına bu kadar büyük bütçeler ayırıp Google’ı zirveye taşımasının bir sebebi var. Bu sebep elbette win win ilişkisine dayanan bir alt yapıya sahip.
Google’dan sonra gelen en büyük platform ise Facebook. Aralarında ciddi bir gelir farkı olsa da Google’ı takip eden en büyük firma konumunda.
Peki, Google neden tıklama başı ücretli reklam modelini domine eden firma haline geldi? Elbette bunun sebebi Google’ın dünyanın en popüler arama motoru olmasıdır. Yandex ve diğer firmaların kullanıcı sayıları Google ile kıyaslanamayacak derecede düşüktür.
Hiçbir firma Google’ın sahip olduğu kadar geniş bir kullanıcı kitlesine sahip değil. Dolayısıyla Google’a reklam veren firmalar da bu milyarlarca kişiye reklam verme gücünü elinde tutuyor.
Diğer platformlarda reklam vermek de oldukça önemli ancak kullanıcı portföyleri görece dar olduğu için ulaşabileceğin kitle daha küçük kalıyor. Yalnızca bu durum bile Google Ads’i kullanman için yeterli bir sebep sayılabilir.
Peki, Google Ads nasıl çalışıyor?
Google Ads teklif bazlı bir sistemle işliyor. Örneğin, bir anahtar kelime için verdiğiniz teklif, açık arttırma benzeri bir mantıkla, en yüksek teklifi veren kişi tarafından değerlendiriliyor.
Anahtar kelimeler 1 ₺’den 500 t’leye kadar çıkabiliyor. Bu rakamlar sektöre ve zaman göre değişiklik gösterebiliyor. Bu anahtar kelimelerle reklam vermenin bedeli bir anlamda reklam verenlerin o anahtar kelimeyi ne kadar değerli gördüğüne göre değişiyor.
Örnek vermek gerekirse; ‘Antalya Otel’ anahtar kelimesinin tıklama bedeli yazın kışa göre çok daha yüksek olabilir ya da ‘Antalya Otel’ anahtar kelimesi ile ‘Ankara Otel’ araması arasında ciddi fiyat farkı olabilir.
Başka bir örnek verecek olursak bir hukuk firmasının tıklama başı maliyeti 100 T olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak bu reklamdan gelecek müşterinin firmaya sağlayacağı kar oranının milyonları bulması muhtemel. İşte rekabeti arttıran da tam olarak bu.
Reklamdan dolayı sağlanacak kar, reklam bedelini de şekillendiriyor. Eğer lüks bir yat satışı için reklam verdiyseniz bu reklam sayesinde kazanacağınız para milyon dolarlar olabilir. Bu reklam için vereceğiniz bedel de doğal olarak yüksek oluyor.
Elbette daha ucuz ürünler için harcayacağınız reklam bedeli de orantılı olarak düşüyor.
Peki, nereye reklam vereceksin?
Google AdWords birden fazla reklam alanına sahiptir. Bunları detaylı şekilde açıklayacağım. Bu sayede reklamını hangi alanda yayınlamanın daha faydalı olacağına kendin karar verebilirsin.
Arama Ağı
Arama ağı, AdWords reklamı verenlerin seçtiği anahtar kelimeler sayesinde ön sıralarda gösterilmesine olanak sağlayan bir sistemdir. Örneğin, Google’da herhangi bir arama yaptığında en üstte ‘reklamlı’ notuyla gösterilen web siteleri bunlar arasındadır. Yani o firmalar bu arama için reklam vermiş ve tıkladığında o firmalardan bunun için ücret tahsil edilecekdir.
Eğer o firmaların senin tıklaman için para ödemesini istemiyorsan reklamlı sonuca değil reklamsız sonuçlara tıklayabilirsin.
Sonuçların köşelerinde ‘Ad’ olarak reklamlı oldukları belirtilmiş. Yani her tıklamamda bu firmalar Google’a para ödeyecek demektir.
Tıklama başı maliyetli reklamlar dünyanın gördüğü en başarılı reklam modeli olabilir. Bunun sebebi ise çok basit: kullanıcı niyeti.
Şöyle düşün, kimse Facebook ya da Instagram ana sayfasına reklam görmek için girmiyor. Bu platformların kullanım amacı arkadaşları, takip ettiği ünlüleri görmek. Yani amaç ürün satın almak ya da reklam görmek değil.
Google aramalarında ise insanlar direkt olarak bir ürün ya da hizmete ulaşmak istiyor. Yani kullanıcının niyeti direkt olarak satın alma yapmak ya da satın almayı düşündüğü bir ürün hakkında bilgi almak. Zaten insanlar bu yüzden Google aramalarında bir anahtar kelimeyi yazıyor ve karşısına çıkan seçenekleri inceleyerek ürünü nereden satın almaları gerektiğine karar veriyorlar.
Örneğin, bilmem nereye yakın tesisatçı gibi bir arama yaptığında amacın ne? Apaçık bir şekilde evinde tadilat işi var ve en yakın tamircinin evine gelmesini ve sorunu çözmesini istiyorsun.
Bu örnekte gördüğün gibi kullanıcı direkt olarak hizmet satın alma amacına sahip. Tek aramada ihtiyacı olan firmaya ulaşabilir. Facebook gibi platformlar yeniden hedefleme gibi birçok sistemle bu alakalılık düzeyini yakalamaya çalışıyor ancak hiçbiri Google AdWords kadar hedef odaklı sayılmaz.
İnsanların Google AdWords’ü bu derece sevmesi ve Google’ı bu denli zengin etmesinin sebebi de bu.
Gösterim Ağı
Google’ın sunduğu diğer bir araç ise gösterim ağıdır. Elbette bu modeli kullanan milyonlarca reklam veren mevcut.
Gösterim ağı, Google onaylı web sitelerinin konuyla alakalı görsellerinin gösterildiği bölüm diyebilirim. Yani belli anahtar kelimelerde kullanıcılar sizin görsellerinizi görüyor. Aşağıdaki gösterim formu buna örnek sayılabilir:
Bu reklamlar benzer sitelerde ya da sık sık tıkladığın sitelerin AdSense kısmında gösteriliyor.
AdSense, bir anlamda gösterim ağının zıttı şekilde çalışıyor diyebilirim. Yani Google’da reklam gösterimi için para ödemek yerine web sitendeki reklam alanını kiralayarak Google’dan para alıyorsun.
Konuyu bağlarsak; gösterim reklamı aslında tıklama başı reklamın fotoğraf temalı olan versiyonudur diyebiliriz. AdSense ise reklam göstermesi için Google’a para vermenin zıt şekli olarak, web sitende aldığınız reklam için Google’dan para almandır.
Bu tarz reklamlar genellikle web sitelerinin üst kısmında ya da sağ kısmında gösterilir. Elbette görsel reklamlar olduğu için daha dikkat çekicidir ve potansiyel müşterilerinin sana ulaşmasını kolaylaştırır.
Gösterim ağının sunduğu tek güçlü araç bu değil elbette. Yeniden hedefleme de bu güçlü araçlardan biridir.
Yeniden Hedefleme (Remarketing)
Yeniden hedefleme adı verilen remarketing, daha önce firmanla etkileşime geçmiş olan kişilere yeniden reklam göstermek anlamına geliyor. Yani eğer yeniden hedefleme reklamı veriyorsan daha önce web sitene tıklamış ancak ürün satın almadan çıkmış kişilere reklamını göstererek kendini hatırlatabilirsin.
Bunun sayesinde ürün ya da hizmetlerine ilgi duyduğunu bildiğin kişileri müşterin yapmak için birkaç deneme atışı daha yapma şansın oluyor.
Yeniden hedefleme reklamlarına neden ihtiyacım var diye soracak olursan cevabı çok basit. Web siteni ziyaret eden kullanıcıların sayısı ile satın alma yapan kişilerin sayısı arasında devasa bir fark vardır. Bu fark, müşterilerinin büyük bir çoğunluğunun henüz senden alışveriş yapmaya hazır olmadığı anlamına gelir. Ancak doğru kampanya, doğru teklif ya da doğru reklamla kendilerine ulaşırsan zaten ürünlerine ilgi duymuş insanlar sonunda senden ürün satın almaya karar verebilir.
Bu reklam modelinin birkaç farklı fonksiyonu var. Web sitene tıklamış, sattığın ürün ya da hizmeti incelemiş birisi, muhtemelen o ürün ya da hizmeti satın almayı düşünüyordur. Direkt olarak satın alma yapmamasının sebebi ya alternatif ürün ve hizmetleri incelemek ya da o ürüne gerçekten ihtiyacı olup olmadığına karar verememek olabilir. Bu kişilere yeniden hedefleme reklamlarıyla tekrar ulaştığında hem kurumsal imajını tazeliyor hem de bu kişilere firma ve ürününüzü tekrar hatırlatıyorsun.
Eğer bu müşteri diğer firmaların tekliflerini değerlendiriyorsa tekrar kendini hatırlatmış oluyorsun. Eğer bu müşteri ürünü satın alıp almamak arasında kaldıysa da onu satın almaya teşvik etmiş oluyorsun.
Elbette bu stratejideki önemli değişkenlerden biri de kampanyalardır. Yani web siteni ziyaret etmiş ve belli ürün ve hizmetlere ilgi duymuş kişilere, onlara özel indirimler sunabilirsin. Bu indirimlerin belli bir süre sınırı ya da adet sınırı olabilir. Bu sayede geleneksel reklam taktiklerinde olduğu gibi kampanyalarla müşteriyi ürün satın almaya teşvik edebilirsin.
Bu firmanın web sitesine tıkladığında ve SEO konusunda ne hizmetler sunduğunu incelediğimde aynı zamanda onların reklam hedefi listesine dahil oldum. Dolayısıyla firma da bana yeniden hedefleme reklamı uygulayarak beni, bu web sitesinden ürün satın almaya teşvik edecek.
Google AdWords gösterim ağı, yeniden hedefleme reklamları için en muhteşem araçlardan biridir ve herkes kolaylıkla kullanabilir. Bu platformun aynı zamanda dünyanın en geniş ve en iyi tıklama başı ödeme sistemi olduğunu da hatırlatalım.
Satış Ortaklığı (Affiliate Marketing)
Pat Flynn ismini zikretmeden satış ortaklığını tarif etmek pek kolay sayılmaz. Elbette tarif edilebilir ancak yarım kalır.
Pat 2008 yılında Smart Passive Income’ı (Akıllı pasif gelir) kurdu. Bu aynı zamanda onun bilgi içerikli ürünlerini online olarak sattığı ilk girişimdi. İlk ürünü ise Green Exam Academy adındaydı. Eğitim kursları sattığı projenin amacı mimarları LEED sınavına hazırlamaktı ve çok da başarılı şekilde sonuç verdi.
Pasif gelir etme konsepti üzerine çalışmalar yapan Pat, aktif olarak çalışmadan para kazanma yöntemlerini öğrenmek istedi. Son gelir raporuna bakınca bunu başardığını söylemek sürpriz olmaz.
Satış Ortaklıkları
Rakamlara bakınca en büyük gelir kaynağının satış ortaklığı olduğunu görüyoruz. Peki, satış ortaklığı ne demek?
Hayal et ki muhteşem bir pizzacı biliyorsun. Restoranın sahibi Ahmet ustayı da tanıyorsun ve restoranın müdavimisin. Sonra bu muhteşem mekandan arkadaşlarına da bahsediyorsun.
Önümüzdeki hafta senin restorandan bahsettiğin arkadaş da gidip 4 pizza alıyor. Gitmişken Ahmet ustayla muhabbet edip ona restoranı önerdiğini söylüyor. Alışverişini yapıp gidiyor.
Bir dahaki sefer sen restoranı ziyaret ettiğinde Ahmet usta sana teşekkür ediyor ve geçen sattığı 4 pizza için teşekkür amacıyla sana 30 TL veriyor.
İşte ilk satış ortaklığın!
Elbette bu örneğin gerçek hayatta işlemesi pek mümkün değil zira hiçbir pizza restoranı, sırf onlara müşteri gönderdiğin için sana para ödemez. Değil para ödemek, sana bedava pizza bile vermez. Zaten kitaplarda anlatıldığı gibi mutlulukla pizza arasında herhangi bir korelasyon da mevcut değil.
Evet, bu satış ortaklığı modeli gerçek hayatta pek fazla işlemiyor (Turizm sektörü hariç) ama Online pazarlama alanında gayet işliyor. Hatta hiçbir alanda online pazarlama konusunda olduğu kadar sistemli bir şekilde işlemiyor.
Satış ortaklığı ya da halk arasında kullanılan tabirle komisyon mantığı, özellikle turizm sektöründe aktif olarak işliyor. Ancak gerçek hayatta yapılan işler yeterince takip edilebilir değil. İnsanların birbirini kandırması, müşteri kaçırma gibi birçok ihtimal var. Online pazarlama dünyasında ise her şey çok daha profesyonel bir temelde işliyor. Bütün veriler hesaplanabiliyor ve en ufak hataya dahi yer verilmiyor.
Satış ortaklığı stratejisinin en büyük örneklerinden biri Amazon. Amazon’da bir satış ortaklığı programına dahil olduğunda her bir ürün sayfası için özel bir linke sahip olabilirsin. Sana özel hazırlanmış bu linki web sitende ya da bloğunda yayınladığında, senin linkinden ürün satın alan her müşteri sayesinde sen de para kazanırsın.
Evet, uzun zamandır forum sitelerinde gördüğün linkler sırf bu yüzden varlar. İnsanlar satılan üründen komisyon almak için kendi özel linklerini paylaşıyor. Sen de bu linklerden ilgili siteye giriş yapıyorsun ve sistem otomatik olarak seni yönlendiren kişiye komisyon ödüyor.
Satış ortaklığında nasıl ödeme alınır?
Satış ortaklığının nasıl yürüdüğünü anladığına göre şimdi de nasıl ödeme alınacağı konusuna odaklanalım. Pizza örneğinde bahsettiğim gibi, genellikle gönderdiğin kişi ürün satın alırsa para kazanıyorsun. Yani biri senin linkine tıkladığında hemen para kazanmıyorsun. O kişinin yaptığı satın alma üzerinden para kazanıyorsun.
Satış ortaklığından para kazanmak için kullanabileceğin en etkili yöntem, içerik oluşturmak ya da blogger olmak. Bu sayede içeriğinin içinde ilgili linkleri barındırabilir, seni okuyan insanların bu linkler üzerinden satın almasına olanak tanıyabilirsin.
Satış ortaklığına verebileceğim en güzel örneklerden biri de NerdWallet.
Bu firma kişisel finans konularına odaklanıyor ve farklı kredi kartlarının artı ve eksilerini ortaya koyuyor. Bu sayede bloğu okuyan kişiler hangi kartın onlar için daha uygun olduğuna karar verebiliyor.
Karar verildikten sonra ise müşteri linke tıklıyor ve kredi kartı başvurusu gönderiyor. Bu işlemden sonra sen de yönlendirdiğin müşteri için komisyonunu alıyorsun.
E-mail Online Pazarlama
E-mail pazarlaması hakkında da sana gösterebileceğim başarılı bir örnek var: Videofruit’in CEO’su Bryan Harris.
Tüm gün boyunca bir şeylerden şikayetçi olup dırdır ettiğin bir gün, arkadaşının yanına gelip ‘Şikayet edip durma, çözüm üret’ diye seni uyardığını düşün. İşte Videofruit tam olarak bunu yapıyor.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca Bryan’In şirketi 0 dolarlık gelirden 6 haneli rakamlarda gelire sıçrayış gösterdi. Sadece son kursunun sağladığı kazanç 220 bin doların üzerindeydi.
HubSpot gibi firmalara freelance olarak destek veren Bryan, eninde sonunda eğitim sektörüne odaklanmaya karar verdi. Ona göre yaptığı işteki en büyük mal varlığı, sahip olduğu e-mail listesi.
2014 yılında 0 takipçiden 10 binin üzerinde takipçiye ulaşarak kendi listesini oluşturdu. Şu an o rakamı iki hatta üç katına çıkartmıştır.
‘Daha iyi e-mail yazmanın yolları’ ya da ‘daha iyi taslak hazırlama yöntemleri’ gibi tonlarca içerik. Ancak bu e-mailleri göndermeden önce o e-mailleri göndereceğin mail adreslerine ihtiyacın olacak.
E-mail pazarlaması tam olarak da bu sorunun çözümüne odaklanmıştır: hedef kitlendeki müşterilerle doğrudan iletişim kurma yöntemleri.
Konu etkileşime geldiğinde e-mail pazarlaması, sosyal medya platformlarından çok daha büyük etkiye sahip. Aslında e-mail ile bir potansiyel müşteriye ulaştığında onun senden alışveriş yapma ihtimali, sosyal medya platformlarında yaptığının 40 katı kadar daha başarılıdır.
Ek olarak e-mail pazarlaması, uzun vadede müşterilere ulaşmanın en kapsamlı yöntemi.
En son telefon numaranı değiştirdiğin zamanı düşün. Muhtemelen çok eskiye dönmeyeceksin çünkü hepimiz belli aralıklarla telefon numaramızı değiştiriyoruz. Peki, aynı şey e-mail adresimiz için geçerli mi? Hiç sanmıyorum. Hala birçoğumuzun e-mail adresi asi_kral_92@…. şeklinde maalesef.
E-mail adresini değiştirmek oldukça zahmetli bir iş. E-mail doğrulaması, yedek hesap falan derken çok vakit alıyor. Dolayısıyla kimse e-mail adresini sık sık değiştirmeyi tercih etmiyor. Bu durum da e-mail bilgilerinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Bryan, e-mail listeleri konusunda iyi olmakla kalmıyor aynı zamanda herkese nasıl e-mail listelerine ulaşacağı konusunda da destek veriyor.
‘Get 10.000 Subscribers’ adındaki kursu, nasıl 10 bin e-mail takipçisi kazanacağına dair bilgiler içeriyor.
E-mail Pazarlaması Trendleri
E-mail pazarlaması evrim geçirmeye ve her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Dolayısıyla şirketlerinin yatırım geri dönüşü olan ROI oranlarını yükseltmek isteyen herkes de bu metoda ilgi gösteriyor.
E-mail online pazarlama stratejilerinde sadık müşteri portföyü yaratmak isteyen ve satış rakamlarını arttırmak isteyen herkes için ideal. Aynı zamanda reklam maliyetlerinden kısmak için de uygun bir çözümdür.
2018 yılının e-mail pazarlaması trendlerinde iki ana başlık görmüştük:
- Kişiselleştirme
- Segmentasyon (bölümlendirme)
Başarılı bir e-mail online pazarlama kampanyasının olmazsa olmazı elbette kişiselleştirmedir.
Örneğin, Kitap Yurdu’nun online pazarlama konusunda bu muhteşem kişiselleştirilmiş e-mailine göz atalım:
Modern dünyada hepimiz daha kişisel e-maillere ihtiyaç duyuyoruz. Dolayısıyla gelen e-mailde kendi ismimi görmek, bize hitap edildiğini hissetmek gibi beklentilerimiz var. Bazı firmalar bunu oldukça profesyonel bir şekilde yapıp ilgimizi çekmeyi başarırken bazı firmalar ise bu kişiselleştirilmiş maillere hiç önem vermiyor. Bazı firmalar da kişiselleştirilmiş e-mailler hazırlamaya çalışıyor ancak yapmacık olmaktan öteye geçemiyor.
Tabii ki kişiselleştirilmiş e-maillerin geri dönüş oranları, klasik, sıkıcı temaya sahip e-maillerin geri dönüş oranlarından çok daha yüksektir. Tabii ki bunun için kişiselleştirilmiş mesajları doğru şekilde hazırlamak şart.
Daha iyi kişiselleştirilmiş e-mailler yazmak ise online pazarlama konusundaki başarını arttırmak için en önemli etkenlerden biri.
Daha önce hazırladığım bu e-mail pazarlama rehberinde e-mail ipuçlarına dair de bir sürü ek bilgi bulabilirsin.
2018 yılında öne çıkmış diğer bir e-mail pazarlama başlığı ise segmentasyon. Son verilere göre, doğru bir şekilde uygulanmış segmentasyon, kampanya gelirlerini %760 oranında yükseltebiliyor.
Peki, segmentasyon tam olarak ne anlama geliyor?
Türkçe karşılığı bölümlendirme olan segmentasyon, müşteri e-mail listelerini daha küçük gruplara ayırma anlamına geliyor. Bu sayede daha spesifik listeler oluşturabilir, kendi yaptığın kategorilere göre müşterileri gruplandırabilir, her gruba farklı bir e-mail diliyle hitap edebilirsin.
Diyelim ki elinizde daha önce basketbol ayakkabısı almış kişilerin ve daha önce futbol ayakkabısı almış kişilerin e-mail adresleri var.
İndirim kuponu gibi standart e-mailler göndermek pek fazla satış yapmanı sağlamayacak. Ancak bu e-mail listesini iki gruba bölüp herkese ilgi alanına göre mail atarsan aldığın etkileşim astronomik derecede artacaktır.
Aslında biraz önce verdiğimiz örnekte Bryan da tam olarak aynı şeyi yapmıştı. Sattığı online kurs için müşterilerini segmentlere ayırmıştı ve kendi kursuna benzer formattaki içerikleri indiren kullanıcıları hedeflemişti.
‘’ Mutlu günler!
Geçtiğimiz günlerde X konuyla ilgili içeriği okumuş ve indirmiştin.
Bu konuyla ilgilendiğine göre, ilgini çekeceğini düşündüğüm şu projeye de bakmanı istiyorum. Aslında geçtiğimiz birkaç ay boyunca bu proje üzerinde çalışmıştım.
Bu konuyla ilgili senin fikirlerini duymak isterim.
İlgilenir misin?
-Bryan ‘’
Bunun gibi editlenmiş ve segmentlere ayrılmış e-mailler %72 oranında geri dönüş alıyor.
E-mail pazarlamasını mümkün olduğunca spesifik hale getirmek muhtemelen; daha iyi okunma oranına, daha iyi cevap oranına ve daha iyi dönüşüm oranına ulaşmanızı sağlıyor.
En İyi E-mail Pazarlaması Araçları
Hiçbir e-mail pazarlama yöntemi belli başlı araçlar olmadan tam olarak fayda vermez. Direkt olarak Gmail gibi programlardan müşterilerine e-mail göndermek yeterli bir çözüm olmaz çünkü bu mailleri editlemen ve ölçmen pek kolay değil.
Elbette bu şekilde de pazarlama maili hazırlayıp gönderebilirsin ancak elinizde herhangi bir kişiselleştirme aracı olmaz ve işin fazlasıyla uzar. Ek olarak e-mail kampanyalarını programlayamazsın.
İyi bir e-mail pazarlaması aracı tüm bu zahmeti azaltmana yardımcı olur, tüm işlemleri tek adımda yapmana olanak sağlar ve verimliliğini büyük oranda arttırır.
Şu an kainattaki en başarılı online e-mail araçlarından biri: MailChimp
Uygulamanın sürükleyip bırakma özelliğine sahip kullanışlı ara yüzü, etkileyici e-mail taslakları hazırlamana yardımcı olur. Bu sayede hangi sektörde olursan ol, e-maillerini sektörüne uygun bir şekilde tasarlayabilirsin.
E-mail kampanyalarını programlamadan otomatik hale getirmeye, segmentlere ayırmaktan kişiselleştirmeye kadar birçok özelliği kolaylıkla çözebilirsin.
Kısacası MailChimp’in e-mail kampanyalarını kolay, kullanışlı ve hızlı bir hale getirdiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla zamanını da e-mail pazarlamasından ziyade asıl işine ayırabilirsin.
E-mail pazarlaması için diğer kullanışlı araçlara örnek vermek gerekirse: Constant Contact, Drip, ConverKit, AWeber, GetResponse ve ActiveCampaign.
Direkt Reklam Kampanyalarıyla Başla
Başarılı bir e-mail pazarlamasının tuzu biberi direk reklam kampanyasıdır.
Bahsettiğimiz kampanyalar, otomatik olarak takip e-mailleri gönderen ve müşterilerden cevap beklenilmeyen e-mail kampanyalarıdır.
Örnek vermek gerekirse, eğer müşteri gönderdiğin e-maille ilgilenmediyse ya da etkileşime girmediyse ona otomatik olarak birkaç gün sonra bir e-mail daha göndererek kendini hatırlatabilirsin.
Yeniden hedeflemeye benzer şekilde bu yöntemde de müşteriyi çekmek için bir şansın daha oluyor.
İlk e-maile herhangi bir geri dönüş olmadıktan sonra firma, aynı kullanıcıya bir e-mail daha gönderiyor ve o müşteriye kendini hatırlatıyor. Elbette kişiselleştirilmiş bir formda oluyor bu yine. Üstelik sana dersler konusunda son durumları da iletiyor.
Gördüğün gibi ‘drip campaigns’ etkili bir online pazarlama için büyük öneme sahip. Bu sayede ‘müşterilere mail atıyorum ama geri dönüş yok’ gibi sitemlerini arkada bırakma şansın yüksek.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Çevrimiçi pazarlama, ürün veya hizmetleriniz hakkındaki mesajınızı yaymak için dijital kanalların uygulanmasıdır. Bunu yapmanın bazı yolları ücretli reklamlar, sosyal medya, e-postalar, bloglar ve hatta SEO’dur.
Çevrimiçi pazarlamacı, bir şirketin daha fazla potansiyel satış veya satış elde etmesine yardımcı olmak için bir web sitesini trafiğe yönlendirir. Bu, e-postalar, ücretli reklamlar, SEO, sosyal medya ve hatta içerik pazarlaması gibi çeşitli kanallar aracılığıyla yapılabilir.
Çevrimiçi pazarlamayı öğrenmenin en kolay yolu, WordPress blogu gibi kendi sitenizi kurmak ve daha sonra içerik yazma ve tanıtımını yapmaktır. Oradan daha gelişmiş online pazarlama formlarına girebilirsin.
Online pazarlama ile ücretsiz trafik kaynakları veya ücretli trafik kaynaklarının peşinden gidebilirsiniz. Özgür olanlar ile, sadece zaman koymak zorundasınız. Ücretli olanlarla ücretlidir. Ücretli kaynakları kârlı hale getirmek için genellikle sitenizi optimize edebilirsiniz.
Hedeflerinize sertifikalı bir Google reklam ajansı ile devam etmek istiyorsanız sizi hizmet sayfamıza davet ediyoruz.
Sonuç
Online pazarlama, modern satış teknikleri arasındaki en etkili yöntemlerden biri. Elbette, Chandler gibi adamlar istisna sayılabilir. Yine de internetin gücü sayesinde herkes online pazarlama konusunda çığır açabilir ve finansal özgürlüğünü Online pazarlama sayesinde kazanabilir.
Bu konuda fırsat eşitliği olduğunu söylemek ilginç değil. Online pazarlama araçlarına ne kadar hakim olursan o kadar büyük oynama ve işini yüceltme şansına sahipsin.
Bu yöntemi uygulayacağın tek form kendi şirketinin satışlarını arttırmak değil elbette. Çalıştığın şirketteki kariyerinizi sağlama almak, kariyer basamaklarını tırmanmak ve hayallerinize ulaşmak için de online pazarlama yöntemlerini kullanabilirsin.
Başlamak bitirmenin yarısıdır, sözünden hareketle, Online pazarlama uygulamaları için de atacağın en önemli adım: ilk adım.
Hazırladığımız bu rehber, online pazarlamanın ne olduğundan başlayıp kullanılabilecek tüm araçları inceleyen bir kapsama sahip. Eğer yazımı buraya kadar okuduysan zaten online pazarlama nedir, online pazarlama nasıl yapılır, gibi birçok sorunun cevabını biliyorsun.
Online pazarlama başarını arttırmanın yolu da tüm bu araçları doğru şekilde kullanmaktan geçiyor. İçerikte bahsettiğimiz yöntemlere dair detaylı bilgilere de diğer sayfalarımızdan ulaşabilir, etkili pazarlama yöntemlerini maksimum seviyede kullanmaya başlayabilirsin.
Öncelikle emeğinize sağlık. hiçbir bloğunuzu tam anlamıyla bitiremedim o kadar kabarık bir içeriğe sahipki sadelikten ve yalınlıktan çok uzak okuyucuyu bir kaç başlık sonra çok sıkıyor.
Sadeleştirme ve yalınlaştırma yapacağımıza emin olabilirsiniz, yorumunuz için teşekkürler.